Uzman Deniz Yiğit, pandemi sürecinin endişe oluşturduğunu ve bunun da çocuklara yansıtıldığını belirterek, “Anne ve babalar duygularını saklamaya çalışsalar bile, onların huzursuz ve tedirgin davranışları çocuklar tarafından algılanabilir ve kaygı oluşturabilir. Yüksek düzeyde yaşanan kaygı ise bireylerin vücut direncinin düşmesine, hastalıklara yatkınlıklarının artmasına ve bu sürece uyumlarının azalmasına neden olabilir. Vücut direncinin artırılması için ebeveynlerin öncelikli olarak kendi fiziksel ve psikolojik sağlığına dikkat etmesi, dengeli beslenmesi, uykusunu yeterli alması, etrafındaki negatif insanlardan ve bilgi kirliliğine yol açan kaynaklardan uzaklaşması, kontrollü sosyal hayata devamlılığı ve iç huzurunu sağlaması gerekmektedir. Ancak bu sayede çocuklarını da fiziksel ve psikolojik olarak korumaları mümkün olacaktır. Bunun yanı sıra çocuklarını korkutmadan salgın süreci hakkında bilgilendirmeleri ve onlara nasıl korunacaklarını öğretmeleri önemlidir. Çocuklara ev dışındaki aktivitelerde maske, mesafe ve temizlik kurallarına dikkat etmeleri konusunda eğitim verilmesi ve takibinin yapılmasında ebeveynlere büyük görev düşmektedir. Bu süreçte panik yapmadan gerekli tedbirlerin uygulanması, ebeveynlerin ve çocuklarının stres düzeyinin azalmasına ve bu sürece uyumlarının artmasına katkı sağlayacaktır.” dedi.

"Çocuklara vakit ayrılmalı"

Esnek çalışma koşullarının çocukların lehine kullanılabileceğini belirten Uzman Deniz Yiğit “Salgın döneminde evde kalmak zorunda kalan ve hareketliliği kısıtlanan çocuklar ile evde oyun alanlarının oluşturulması ve eğitici aktivitelerin yapılması önemlidir. Özellikle bu dönemde okula gidemeyen veya gitme sıklığı azalan çocuklarda telefon, tablet, internet kullanımı önemli derecede artış göstermiştir. Çocuklara yeterince vakit ayırarak onların internet, telefon ve tablet kullanımını sınırlandırmak ve onları eğitici uygulamalara yönlendirmek önemlidir” dedi.

"Ebeveynlerin yapması gerekenler"

Uzman Deniz Yiğit ebeveynlerin pandemi sürecini nasıl yönetmesi gerektiği konusunda şunları söyledi:

“Çocuklara yaş dönemlerine uygun, onların anlayabileceği bir şekilde hastalık ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verilmelidir. Aileler çocuklarına iyi bir rol model olmalıdır. Çocukların ellerini sık sık 20 saniye boyunca su ve sabunla yıkamaları sağlanmalıdır. Ev içi temizliğe dikkat edilmeli, temizlik sırasında çocuğa da yaş dönemine uygun sorumluluklar verilmelidir. Ortak kullanım alanları sık sık dezenfekte edilmelidir. Aile içi herhangi bir bireyde ateş, öksürük vb. belirti olması durumunda acilen sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Ateş, öksürük gibi soğuk algınlığı belirtileri gösteren bireylerden uzak durulmalı ve çocuklara da uzak durmalarının önemi anlatılmalıdır. Dışarıya çıkarken mutlaka maske takılmalı ve sosyal mesafeye dikkat edilmelidir. Kalabalık ortamlara mümkün olduğunca girilmemeli, çarşı, pazar, market vb. gibi gidilmesi zorunlu olan yerlerde sosyal mesafe kurallarına ve maske kullanımına dikkat edilmelidir. Sebze ve meyveler tüketilmeden önce iyice yıkanmalı, bu kural çocuklara da öğretilmelidir. Çocuklar ile eğitici ve kaliteli zaman geçirilmesi önemlidir. Kitap okuma saatlerinin belirlenmesi, çeşitli hobiler (boyama, şarkı söyleme, belgesel izleme vb.) geliştirilmesi, dikkatin salgın dışında farklı konulara yönlendirilmesi kaygıyı azaltacaktır. Hem ebeveynler hem de çocuklarının yeterli ve dengeli beslenmesi ve sağlıklı uyku düzenlerinin olması önemlidir.”

Çocukların söylenilenleri değil, yapılanları yaptıklarını belirten Uzman Deniz Yiğit, ebeveynlerin sürece uyumları ile çocukların da uyumlarının artacağını; salgın ile korkarak ya da korkutarak değil tedbir ile baş edilebileceğinin altını çizdi.