Sokağındaki kedileri mahalle kültürünün bir parçası olarak gören Gülmez, 3 yıldır sokak hayvanlarıyla ilgilendiğini ve 2017 yazından itibaren kedi fotoğrafları çektiğini söyledi. Bazı kedileri bu süreç içerisinde kaybettiklerine değinen Gülmez, “Fotoğraf sergisi açmaya karar vermemi sağlayan karakter aslında Recai’nin annesi Fıstık oldu. O, çok sevecen, herkesle geçinebilen bir mahalle kedisiydi.

Fıstık’ı araba ezdi çoğu sokak kedisine olduğu gibi ve biz veterinere götürmemize rağmen onu kurtaramadık. Hayvanlar insandan kaynaklanan sebeplerle ölüyor genellikle” diye anlattı. 

“Recai, zamanla diğer tüm yavru kedileri de çatıya çıkardı”: Daha sonra sergiyi dijital bir ortama aktarmak istediğini belirten Gülmez, açacağı bir blog sayfasıyla sokaktaki dostlarının hikayesini anlatmaya devam edeceğini açıkladı.

Mahalle kültürü içerisinde insanların birbiriyle dayanışma halinde olduğu gibi sokaktaki diğer dostlarını da görmeleri gerektiğini vurgulayan Gülmez, “Fotoğrafladığım kediler arasında Recai’nin karmaşık bir hikayesi var. Recai, Fıstık ismini verdiğim bir kedinin yavrusu. O, tek gözü görmeyen bir kedi. Kedi evine çevirdiğimiz metruk bir yerleşimin çatısında 6 ay boyunca kardeşleriyle birlikte kaldı.

Orada gözü iltihaplandı ve biz çatıya çıkamadık, maalesef o da çatıdan inemeyince tek gözünü kaybetti. Sonra anne oldu ve Fıstık’tan ne öğrendiyse yavrularına öğretti, bütün yavrularını çatıya çıkardı. Fakat şöyle özel bir durum var ki Recai, zamanla diğer tüm yavru kedileri de çatıya çıkardı. Bir süre sonra hangisi hangisinin yavrusu karıştırır olduk. Maalesef şu anda Recai’den geriye kalan bir yavrusu yok, ama mahalledeki tüm kedilerde ondan bir iz kaldı” dedi.