Çocukluğundan bu yana kilim dokuyan Sivrihisarlı Gülşen Yoldaş (58), kadınların o dönemlerde tüm duygularını kilimlere işleyerek anlattığını söyledi. Her sembol ve rengin ayrıca bir anlam taşıdığını ifade eden Yoldaş, “Kadınlar sessiz çığlıklarını, isteklerini, arzularını, sevinçlerini, ölümlerini, acılarını kilime yansıtıyorlar. Kilime bakan kişi, dokuyanın ne demek istediğini, o desenlerin hangi şifre olduğunu hemen anlıyor. Evlenmek isteyen genç kızın simgesi vardır. Evlenmek isteyen erkeğin simgesi vardır. Gelin ise kilimin saçakları saç örgüsü örülür ve paralar takılır. Ejderha kötülüğün simgesidir. Eğer o ejderha kilimin yan tarafına dokunduysa düşmanı dışarıdadır, ona bir kötülüğü dokunmaz ama kilimin ortasına dokuduysa düşman evinin içerisine girmiştir, her an ona kötülük yapabilir” dedi.

Kilimlerdeki renklerin anlamları 

Renklerin o dönemki kadınların duygularını anlattığını kaydeden Yoldaş şunları söyledi:

"Pembe baharın, sevdanın simgesidir. Kırmızı, kederin acının simgesidir ama bazı bölgelerde kırmızı acı keder simgelemeyebilir. Beyaz doğumu simgeler. Doğarsın kundağa sarılırsın, ölürsün kefene sarılırsın. İkisi de beyazdır. Yeşil en doruk yerdir. Tasavvufta Allah'a kavuşmanın rengidir yeşil ama ailede de mutluluğun simgesidir.”

Eskişehir'in Sivrihisar ilçesindeki Kilim Müzesi'nin sorumlusu ve usta öğreticisi Zeynep Duralı da, müzede yer alan kilimlerin çok değerli olduğunu söyledi. Müzeye gelenlerin gezmelerinin yanı sıra kilim dokuma kursu da alabildiklerini belirten Duralı, "Müzemizde şu anda 100 yaşından aşağı kilim yok ve tamamen Sivrihisar yöresine ait kilimler. Burada amaç sadece gezip görmek değil, aynı zamanda merak edenlere uygulamalı olarak göstermek. Dokumayı öğrenmek isteyenlere hem dokutup, hem öğretip hem de ürettiklerinin satışlarına yardım etmek amacımız” dedi.

'Kale dokunan kilimle fethedildi' 

Kilim dokumanın çok zevkli bir sanat olduğunu anlatan Duralı, başlayanların kolay kolay vazgeçmediğini ifade etti. Eski dönemlerde Sivrihisar ilçesindeki bir kalenin, çoban bir kızın dokuduğu kilim sayesinde fethedildiğini anlatan Duralı, "Geçmiş dönemlerde Sivrihisar kalesi Bizanslıların eline geçiyor. Türkler ne yapıp etseler de bir türlü kaleyi ele geçiremiyorlar. Bir Türk kızı, kalenin etrafında hayvanlarını otlatıyor. Bunu gören Türk komutanı ‘kızımıza bir kilim dokutalım, bu kilimde kullanması için ona desenlerden bir takım şifreler verelim, o da sürüsünü kaleye yakın otlatsın esir düşsün ve içeride olanı biteni kilimine dokusun. Biz ancak böyle fethedebiliriz kaleyi’ diyor. Kız esir düşüyor, kilimi dokuyor ve surlardan aşağıya atıyor. Türk askerleri bu kilimi alıp şifreleri çözüyor ve kaleyi fethediyorlar. Beş bacalı denilen kilim sayesinde kale Türklere geçiyor.” dedi.