Çin’in Uygur Türklerine, Rusya’nın da Kırım Tatarlarına uyguladığı hak ihlalleri karşısında AKP-MHP iktidarının duyarsız kalması TBMM Genel Kurulu’nda muhalefet tarafından eleştirildi.

İnsan Hakları örgütlerinin art arda yayınladıkları raporlarda, Sincan Bölgesi’nde yaşayan bir milyona yakın Uygur Türkünün ‘beyin yıkama amaçlı kamplarda tutulduğu’, ‘Nüfuslarının artmaması için zorunlu doğum kontrol ve kısırlaştırma politikalarına tabi tutuldukları’ belgelenmişti. Çakırözer, Uygur Türkleri’nin yaşadığı hak ihlallerini Meclis gündemine getirdi. Çakırözer, “Çin ile ilişkimiz iyi olacak diye, ekonomik yardım alacağız diye 100 binlerce soydaşımız Uygur Türküne yönelik yaygın hak ihlallerine, zulümlere ses çıkarmamak bu Meclis’e yakışmamaktadır. Suçluların İadesi Anlaşması, yaygın hak ihlalleri nedeniyle Türkiye'ye sığınan Uygur Türkü kardeşlerimizi mağdur etmemelidir. Eğer Türkiye'ye sığınan hiçbir suçla ilgisi olmayan, masum Uygur Türklerinin hayatını tehlikeye sokacaksa bu anlaşma ya onaylanmamalıdır, ya da ileri bir tarihe ertelenmelidir. Uygur Türkleri, kendi kimliklerini koruyarak temel hak ve özgürlüklerden eşit bir şekilde yararlanmalı, huzur ve refah içinde yaşamaları sağlanmalıdır” diye konuştu.

Hukuksuzca işgal edildi 

Kırım Tatarlarının yaşadığı hak ihlallerine de değinen Çakırözer, Türkiye’de sayıları milyonları bulan Kırım Tatar Türkü yaşadığını söyleyerek, “Bu insanlar ülkemizin siyaset, bilim, edebiyat, sanat ve ticaret hayatına büyük katkılar sağlamış. Türkiye'mize gönülden bağlı insanlar olarak Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyet hedefine ulaşmamıza hep büyük katkılar sağlamıştır. Ancak ne yazık ki talihin ve tarihin acımasız bir tekerrürü neticesinde 2014 yılında Kırım Tatarlarının ana vatanı bir kez daha hukuksuzca işgal edildi. Bütün dünyanın gözleri önünde Rusya altına imza attığı BM sözleşmesi dâhil barışın korunmasına yönelik bütün sözleşmeleri çiğneyerek Kırım'ı bir kez daha işgal etti” dedi. 

Hak ihlalleri insanlık suçuna dönüştü 

Rusya’nın Kırım’ı işgalinden sonra Kırım’da yaşanan hak ihlallerinin, insan hakları suçuna dönüştüğünü belirten Çakırözer, uluslararası insan hakları örgütlerinin Kırım’la ilgili yayınladığı raporların da felaket boyutunda olduğunu belirtti.  Çakırözer, “2014'teki işgalden bugüne 16 Kırım Tatarı Rus cezaevlerinde hayatını kaybetti, 11 Kırım Tatarı kayıp ve Ağustos 2020 verilerine göre, 208 Kırım Tatarı siyasi mahkûm ya da tutuklu olarak cezaevinde. Bu baskılar ve eziyetler Kırım'da yaşayan ve işgale karşı çıkan Ukraynalılara ve diğer milletlere de yapılıyor. Bunlar sadece rakamlar değil, her bir rakam bir insana, bir aileye yapılan eziyeti ifade ediyor. 2014-2020 arasında Kırım'dan 50 bin kişi Ukrayna'ya göç etmek zorunda kalmış durumda, bu sayının yarısı Kırım Tatarı. Baskılar, eziyetler, işten çıkarmalar insanları ekmeğe, işe, aşa muhtaç etmiş durumda” diye konuştu. 

Meclis harekete geçmeli, dostluk grubu kurulmalı 

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid19 pandemisinin de Kırım'da da etkilerini hissettirdiğini dile getiren Çakırözer, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bugüne kadar Kırım'da resmî rakamlara göre 35 bin vaka açıklanmış ve gelen bilgilere göre bu vakaların yüzde 60'ı Kırım Tatarları. Yarımadada sağlık sistemi çökmüş durumda; ilaç, hastane, doktor bulunamıyor. Görünen o ki 2021 yılında da hem pandemi hem işgalci yönetimin baskıları Kırım Tatarları için umut vadetmiyor. Bu konuda başta Türkiye olmak üzere tüm dünyadaki Kırım Tatarı kardeşlerimiz olanları üzülerek takip ediyor ama Kırım konusunda Türkiye maalesef pasif durumda. Kırımlı soydaşlarımızın yaşadığı hak ihlalleri karşısında artık Meclisimiz harekete geçmelidir. Hiçbir şey yapamıyorsak dahi Parlamentomuzda Türkiye Büyük Millet Meclisiyle Kırım Tatar Millî Meclisi arasında bir dostluk grubu mutlaka kurulması sağlanmalıdır. Kırım Tatarları, soydaşlarımız Ankara'dan, Meclisimizden çok büyük destek beklemektedir.”