Çakırözer, “Eskişehir'de 149 noktada, devasa büyüklükteki alan için yeni maden ruhsatı ihaleleri açıldı. Beylikova, Mihallıçcık, Sivrihisar, Alpu ilçelerimizi kapsayan büyük bir alanda madencilik için ihaleler başladı. İhale yapılan alana bakıyorsunuz ya mera ve tarım alanları. Ya da köy kahvesi, orman fidanlığı, mezarlık gibi halkın faydalandığı sosyal mekanlar. Maden çıkarılmasına karşı değiliz ama bunu yapacaksak verimli topraklarımıza, temiz havamıza, suyumuza insan ve hayvan sağlığına zarar vermeden yapmalıyız” dedi.  

"FİDANLIĞA, MEZARLIĞA MADEN RUHSATI": CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün Eskişehir’in 149 bölgesinde maden ruhsatı verme kararına tepki gösterdi. TBMM’de Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda enerji alanında düzenlemeleri içeren kanun teklifinin görüşmeleri sırasında söz alan Çakırözer, Eskişehir’de maden ruhsatı verilecek bölgelerin mera ve tarım arazilerinin yanı sıra köy kahvesi, fidanlık, mezarlık gibi alanların bulunduğunu söyledi. Çakırözer, “Eskişehir’de ihaleye çıkılarak maden ruhsatı verilecek alanların büyük bölümünde toprak yapısı, bitki örtüsü, tarım arazileri zarar görecek. Bir bölümünün şu anda üzerinde fidanlık, köy kahvesi, mezarlık gibi halkı doğrudan ilgilendiren sosyal mekanlar var. Ruhsat verilen yerlerde sulama alanları, su toplama havzaları bile var. Verimli topraklar zarar görecek. Bölgenin hem insan, hem hayvan, hem de tarımsal anlamda gelecekte sürdürülebilirliğine büyük zarar verecek bu madenler. Buna rağmen, bu ihalelerin yapılıyor olması insana, doğaya, çevreye ihanetten başka bir şey olamaz” dedi.

"ESKİŞEHİRLİ İSTEMİYOR, BÜYÜKŞEHİR DAVA AÇTI": Çakırözer konuşmasında Eskişehir’de çevre dernekleri ve meslek odalarının da aralarında bulunduğu sivil toplum örgütlerinin yeni maden ruhsatları verilmesine karşı olduğunu,  Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin de yeni ruhsat ihalelerinin iptali için girişimde bulunduğunu ve hukuki süreçlerin sürmekte olduğunu vurguladı. Çakırözer, “İnsanı, doğayı ve her türlü canlıyı olumsuz etkileyecek, verimli topraklarda tarımı hayvancılığı bitirecek bu madenleri açmaktan bir an önce vazgeçelim. Önceliği tarımsal kalkınmaya verilim” çağrısında bulundu.  

"ALPU’DA TARIM HAYVANCILIK BİTECEK": Ülkenin yerli kaynaklarının, millî kaynaklarının kullanılmasına karşı olmadıklarını aktaran Çakırözer, “Bunları yaparken insan sağlığına, çevreye ve bizlerin sürdürülebilir bir yaşam sürmesine katkı sağlayacak tarımsal faaliyetlere zarar vermemesi gerekir. Eskişehir’de  verimli ova ilan edilen Alpu Ovamıza önce ‘ille de termik santral yapacağız’ inadını gördük. 7-8 kez ihale açıldı, her görüşten insanıyla bütün Eskişehir karşı çıktı. Tam bu bitti derken şimdi, görüyoruz ki Eskişehir'de 149 noktada verilecek maden ruhsatlarında yine Alpu'yu görüyoruz. Anadolu'nun gıda deposu dediğimiz Alpu'nun verimli ovalarına yeni madenler açılacak. Bu olursa bölgeni en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılık yapılamaz hale gelir. Hem istihdam, hem gelir ve hem de arazi kaybı oluşacak. Gelin Eskişehir’i zehirleme ısrarından vazgeçin" dedi.

"SARICAKAYA SERALARI YOK OLACAK": Maden ruhsatı verilecek bölgelerin tarımsal kalkınmadaki önemini anımsatan Çakırözer, “Mihalıcçık'ta Sazak, Saray köyleri. Sarıcakaya'nın Dağküplü, Mayıslar mahallelerinde madencilik yapılacakmış. Sarıcakaya; Orta Anadolu'nun Antalya'sıdır. Türkiye’nin rokası, maydanozu domatesi oradan gider. Şimdi, oraya siz gidip altın madeni, gümüş madeni açmaya kalkarsanız bahçeciliği de Sarıcakaya'yı da bitirirsiniz” diye konuştu.

"DEVLET ELİYLE ZEHİRLENİYORUZ": Çakırözer, ihaleler arasında çok sayıda altın madeni arama izni bulunduğunu da anımsatarak “Devletin kendi şirketi durumundaki Koza Altın İşletmeleri Sivrihisar’da Kaymaz’da mahallenin dibine devasa bir siyanürlü atık barajı inşa etmekte. İlk atık göleti dolduğu için ikincisi inşa ediliyor. İlki biraz daha uzaktaydı, şimdiki tamamen yerleşim alanının dibinde.  Bunu da devletin kendi elindeki, TMSF'nin elindeki şirket yapıyor. Doğayı, insan sağlığını, çevre sağlığını tamamen bir kenara bırakarak yapıyor. Devlet böyle yaptıktan sonra verdiği izinlerle, ruhsatlarla çalışan diğer firmalar da doğal olarak bunun daha da vahimini yapacaktır” dedi.