Saadet Partisi’nden Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterilen Levent Baştürk, partilerinin hafta sonu gerçekleştirilen seçim öncesi değerlendirme toplantısına katıldı. Baştürk, iktidara yüklendi ve Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından açıklanan seçim manifestostosunu değerlendirdi.

Baştürk, “AK Parti’nin 31 Ocak günü açıklamış olduğu 11 maddelik yerel seçim manifestosunda da kendisini göstermektedir. Düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı seçim vaatlerinin 2014 yerel seçim vaatleriyle benzerlik gösterdiği dikkatleri çekmiştir. “İmarda düzen, yatay mimari, üretim, şeffaflık” vaatlerini bu yıl da tekrarlanmıştır. Bir başka deyişle, iktidar partisi bir kez daha “değişmeyen ama uygulanamayan seçim vaatleri”nde bulunmuştur. AK Parti’nin ve adaylarının iktidarda değilmiş gibi vaatlerde bulunması ve ilaveten "1994 Ruhu"na dönüş çağrısı da yapması, adeta yaramazlık yapan ilkokul öğrencisinin "ben yapmadım öğretmenim" mazeretini andırmaktadır” diye konuştu. 

Baştürk, “İktidarın tutarsız ve çelişkili söylem ve icraatlarında zirve noktasını da, açıklanan 11 maddelik manifestonun yanısıra “1994 ruhu” ve “1994 belediyecilik anlayışı”na vurgu yapılması oluşturmuştur. Açıktır ki1994 belediyecilik anlayışından söz ederken Erdoğan’ın referansı, Milli Görüş belediyeciliğinin mühür vurduğu “94 yerel seçimleri”ydi. 1994 yılındaki yerel seçimlerde Milli Görüş’ün temsilcisi olarak Refah Partisi kent belediyelerinin çoğunluğunu kazanmıştı” dedi. 

1994 ruhu üzerinde tekelci bir hak iddia edildiğini ifade eden Baştürk, “Hal buyken bugün Erdoğan’ın 1994 Ruhu üzerinde tekel kurma çabası içinde olduğu görülmektedir. Ak Parti medyasında “AK Parti’nin ilk kez belediyelerde ağırlığını hissettirdiği 1994 seçimleri” veya “Erdoğan’ın 1994 yılındaki belediyecilik anlayışı” gibi ifadelerin kullanıldığını görmekteyiz. Oysa o tarihte ne AK Parti vardır ne de bir siyasi lider olarak Erdoğan! Ancak bugünün iktidar partisi otoriter muktedir narsizmi diyebileceğimiz bir tavır içinde 1994 Ruhu üzerinde tekelci bir hak iddia edebilmektetir! Bu tekelci tavır günümüzde yaşadığımız İkinci Milli Şef Dönemi’nin bir tezahürüdür. Ülkemizde genel ve yerel seçimlerin düzenleniyor olması kimseyi yanıltmamalıdır. İçinde bulunduğumuz konjonktürde seçimler ve parti çokluğu Tek Partili İkinci Milli Şef (Reis) Yönetiminin kamuflajı olmaktan öte gidememektedir. Seçimlerin düzenlendiği ve birden fazla partinin varlığını sürdürdüğü, ama otoriter vasfı şüphe götürmez rejimler de vardır. Siyaset Biliminde bu tip rejimler seçimli otokrasi, yarışmacı otoriterlik veya plebisiter otoriterlik  gibi isimlerle adlandırılmaktadır. Bugün ülkemizde varolan böyle bir rejim türüdür. Maalesef bugün ülkemizde bir hukuk devletinin varlığından ve hukukun üstünlüğünden sözetmek imkansız hale gelmiştir” ifadelerini kullandı.