İYİ Partili Ektaş, "Her yıl olduğu gibi bu yıl Aralık ayında da gündemin en önemli konularının başında asgari ücretin ne kadar olacağına ilişkin tartışma ve öneriler oluşturmaktadır. İYİ Parti olarak biz de geçtiğimiz günlerde bu konudaki teklifimizi kamuoyuyla paylaştık. Düşük gelir sahibi vatandaşlarımızın temel tüketim maddelerindeki enflasyonun açıklanan resmi rakamların çok üzerinde olduğunu bilinciyle net asgari ücretin yüzde 30 civarında arttırılarak 3 bin TL olması gerektiğini belirttik. Bunun yanında, asgari ücret artışının işverenlerimizin üzerindeki yükü arttırmaması, onların istihdam yaratmalarını engellememesi için de çalışanımızın gelir vergisini ve SGK primini devletin üstlenmesini, böylece işverene olan maliyetin ise 3 bin 458 lira olmaya devam etmesini önerdik. Asgari ücrette yapılacak artış, kısa dönem için çalışanlara bir nebze nefes aldıracaktır, ancak ülkemizde asgari ücrete ilişkin sorunun temelleri, asgari ücretin miktarı tartışmalarından daha derin ve kapsamlıdır" dedi.

"Gelirin adaletsiz dağılımı mevcut"

Ektaş şöyle konuştu;

"Türkiye'de asgari ücretle çalışan oranı yüzde 42,9 Belçika'da yüzde 1,1’dir. Türkiye bu alanda yüzde 42,9 ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında açık ara zirvede yer almaktadır. Türkiye’ye en yakın ülke yüzde 19,2 ile Slovenya iken üçüncü sırada yüzde 16,8 ile Portekiz bulunuyor. Bu oran İspanya’da yüzde 1,1, Çekya’da yüzde 1,9 ve Macaristan’da yüzde 3,2. AB’nin büyük ülkeleri İngiltere’de ise yüzde 4,9 ve Fransa’da yüzde 8,3’dür. Öte yandan, kayıt dışı istihdam, kayıt dışı istihdamın diğer kalemleri olan “işveren, kendi hesabına veya ücretsiz aile işçileri” bu hesaplamaya katıldığında asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 60’ları bulmaktadır. Türkiye'de  6 Kasım 2020  itibarıyla  asgari ücret sıralamasında Avrupa Birliği ülkeleri arasında sondan 2’inci sırada yer almaktadır. Asgari ücret uygulayan 26 AB ülkesi arasında 6 Kasım 2020 tarihi itibarıyla yapılan karşılaştırmaya göre Türkiye 295 Euro'luk asgari ücretle sadece Arnavutluk’u geride bırakabildi. Lüksemburg’da 2142 Euro olan asgari ücret Belçika’da 1594, Almanya’da ise 1584 Euro. Diğer yandan Türkiye’de asgari ücretin ortanca ücrete oranı da son derece yüksektir. OECD’nin 2018 verilerine göre yüzde 71 ile Kolombiya’dan sonra ikinci sırada geliyoruz. Ortanca ücret, ülkedeki tüm ücretler düşükten yükseğe doğru sıralandığında tam ortada kalan ücret seviyesini gösterir ve ülkedeki asgari ücretin diğer ücretlerden ne kadar farklılaştığını anlamamıza yarar. Oranın yüksek olması asgari ücretin, diğer ücretlere yakın bir düzeyde olduğu, düşüklüğü ise uzak olduğu anlamına gelmektedir. Bu sıralamada bize Türkiye’de genel ücretlerin de, asgari ücrete çok yakın olduğunu yani genel olarak ücretlerin düşük olduğunu göstermektedir. Ülkemizde ücretlerin ve asgari ücretin düşük olmasının temel nedeni ise gelirin adaletsiz dağılımıdır. Neredeyse kronikleşmiş bir sorun haline gelmiş gelir adaletsizliği pandemi döneminde daha da derinleşmiştir. Pandemi döneminde işçilerin milli gelirden aldıkları pay yüzde 35,1'den yüzde 26,6'ya gerilerken, sermayenin payı yüzde 56,2'den yüzde 63,9'a yükselmiş, 1,2 milyon işverenin geliri, 19 milyon işçinin gelirini 2’ye katlamıştır"

"Yüzde 30'luk bir zam kısa dönem için çalışanları rahatlatacaktır"

Ektaş, "Kısa dönem için, asgari ücrete yapılacak yüzde 30 civarında bir zam kısa dönem için çalışanları rahatlatacaktır. Ancak, özelde asgari ücretin genelde ücretlerin ve alım gücünün yükselmesi, asgari ücretle çalışanların sayısının azalması, asgari ücretin “esas ve yaygın” ücret olmaktan çıkarılarak “istisna” ücret haline getirilebilmesi  için orta vadede; işyerlerinde sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalı, toplu iş sözleşmesi tüm iş kollarında ve meslek gruplarında yaygınlaştırılmalı, gelirin dağılımında adalet sağlanmalı, düşük ücretli kesimlere vergi muafiyeti getirilmeli, ücretle çalışanlarda uygulanan gelir vergisi dilimleri genişletilmeli, temel harcama kalemlerinde KDV oranları sıfırlanmalı, özel tüketim vergi oranları düşürülmelidir" dedi.