“Bu değişikliklerin nedeni çok basit. Fabrikalarımızı satanlar, tarımımızı bitirip bizi dışarıya mahkûm edenler,yerüstü kaynaklarımızı hızla tüketenler,şimdi de gözlerini yeraltındaki zengin kaynaklarımıza dikti” diyen Süllü, 3213 sayılı Maden Yasası’nın 47. Maddesinde yapılan değişiklikle, MTA’nın elindeki büyük alanlı sahalar için geçerli ruhsatların bölünmesi ile özel sektöre rant yaratmanın önünün açıldığını belirtti. Süllü "Ruhsatların bölünmesi ile sağlanan cazibe çevresel açıdan büyük risk içeriyor. 25 hektar sınırı aşılmadan maden varlığının ortaya çıkarılması ile başlayıp işletme ruhsatına bağlanan alanlarda, “ÇED gerekli değildir” kararı, valiliklerden alınarak çalışmaya başlanabilecek. Böylece maden arama aşamasında bile çevresel açıdan büyük riskler olacak" diyerek Eskişehir'de yaşanan süreci anlattı. 

Süllü açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 

"Kararı siz verin. Büyük ova ilan edilenverimli tarım alanlarında Sayın Erdoğan’ınovanın sit alanı olarak koruma altında olduğu sözünü vermesine rağmen termik santral için çalışmalar devam ediyor.Verilen sözler her zaman olduğu gibi yerel seçim bitince unutuldu. Türkiye Kömür İşletmeleri, ruhsatlı alanda yaptığı sondajla tarlalarda ekinlere zarar veriyor. Sondaj kuyularında hiç bir önlem almayanlar kimyasal sondaj atıklarını derelere döküyor. Daha maden aramasında çevreye verilen zararı gören, termik santralle neler olabileceğini öngören bölge halkımız sondajlara izin vermeme kararlılığında"