Meclis Araştırma Önergesi ile İklim krizinin etkilerinin saptanması, yaratacağı etkilerin belirlenerek önlem alınmasının gerekliliğini geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıyan Dr. Jale Nur Süllü, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu’nun önerisi ile Su Kaynakları, Kuraklık ve İklim Değişikliği Meclis Araştırma Komisyonu Üyeliğine seçildi. 19 yıldır AKP iktidarının izlediği ranta dayalı çevre politikalarının Türkiye’de yarattığı çevresel yok oluşa dikkat çeken Süllü “Dünya Ekonomik Forumu’nun 2021 yılı Küresel Risk Raporuna göre, önümüzdeki 10 yıl boyunca dünya ekonomisini etkileyecek ilk beş riskin arasında su krizini de kapsayan doğal kaynak krizi bulunuyor. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının 1.120 m³e gerileyeceği öngörülüyor. Veriler son 50 yılda Türkiye’deki sulak alanların yarısının sağlıklı yapısını kaybettiğini gözler önüne seriyor. Diğer bir deyişle Türkiye “su fakiri” olma yolunda ilerliyor. AKP iktidarının tüm uyarılara kayıtsız kalarak izin verdiği kontrolsüz madencilik faaliyetleri, sanayi atıkları, vahşi sulama ülkemizde kuraklığa zemin hazırlayan temel sebepler.” dedi.

Eskişehirlilerin, Alpu Kömürlü Termik Santral Projesi ile başlayan Kaymaz Altın Madeni, Beylikova-Sivrihisar-Mihalıççık Demir Nikel Madeni mücadeleleri ile devam eden süreçte şehir için hayati öneme sahip Porsuk Çayı ve yer altı sularına sahip çıktığını vurgulayan Süllü, “Yaşam hakkımız için yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile verdiğimiz doğa mücadelesinde su kaynaklarımızın korunması için kazanımlar elde ettik. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ülkemizin içinde bulunduğu su sorunun çözümü için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu amaçla 22 - 23 Mart tarihlerinde “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları” Zirvesi, 11 Büyükşehir Belediye Başkanımızın katılımıyla İzmir’de gerçekleştirildi. Küresel iklim krizi kapsamında doğru su politikalarının oluşturulması, önlemlerin alınmasının yanı sıra vatandaşlarımızın da su tasarrufu konusunda daha duyarlı davranması tükenen kaynakların korunması için hayati öneme sahip.” dedi.