Akyol, "Covid-19 yönetimi tüm enerjisini ve ilgisini, sürecinin en ağır hissedildiği sağlık ve ekonomiye yönlendirmiş durumda. Hatta daha çok ekonomik hedefler çerçevesinde bir süreç yönetimi görüyoruz. Uygulanan yasaklar ve alınan tedbirler, maalesef ekonomik kaygılarla alınıyor. Hal böyle olunca da salgın sürecinin tahrip ettiği diğer alanlardaki çalışmalar maalesef sönük kalıyor. Sağlığımızdan ve ekonomimizden sonra, Covid-19 salgınının tahrip ettiği en önemli alanlardan birisi de eğitimdir. Maalesef eğitimde koskoca iki yılı kaybettik. Bu iki nesil demek. Eğitim yönetimi online dersler dışında bir çalışma yürütemiyor, öğrencilerimiz bunalmış, velilerin kafası karışık, eğitimcilerimiz de iyice yorulmuş vaziyette. Bunlar eğitim ve öğretimin asli unsurları olduğunu unutmayalım. Dolayısı ile eğitimde çok büyük bir belirsizlik var. Bu krizi, belki ekonomik krizi hissettiğimiz gibi hissetmiyor olabiliriz. Ancak emin olun çok yakın bir zaman da eğitimdeki kaybın bedelini çok ağır ödeyeceğiz" dedi.

"Sadece müteahhitleri memnun etti"

Akyol, "Özellikle ilk ve orta eğitimdeki yavrularımız sıkılmış durumda. Sürekli açılıp kapanan okullar yavrularımızı eğitimden soğutmak üzere. Eğitim bir çalışma disiplin ister. Başarılı öğrenciler çalışma disiplinine sahip öğrencilerdir. Eğitim de yaşanan kriz çalışma disiplinini çok zayıflattı. Eğitim yönetiminin bu konuya mutlak bir çözüm bulması gerekir. Öğretmen ve öğrenci etkileşimi de başarılı bir eğitimin anahtarıdır. Online derslerde bu etkileşim sağlanamıyor. Eğitimcilerimiz genel uygulamaların dışında kendi imkanları bu etkileşimi yakalamaya çalışıyorlar. Ancak sonuç almak için Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir çözüm üretmesi gerekiyor. Zaten pek çok sorunları bulunan eğitimimiz, Covid-19 süreci ile daha ağır bir yara aldı. Devasa okullar yapmak, eski okul binalarını yıkıp yerlerine yenilerini yapmak sadece müteahhitleri memnun etti ve etmeye devam ediyor. Eğitime çok az faydası oldu. Milyonlarca lira harcanıp yapılan okullarımızda ders zili çalmıyor. Ne zaman çalacağı da şu an için belirsiz. Demek ki bina yerine eğitimin kalitesi için para harcanmalıydı. Binalara harcanan paralarla, 2018 yılında vaat edilen 3600 ek gösterge taahhüdü yerine getirilebilirdi. Her eğitim yılının başında yaşanan “bağış rezaleti” sonlandırılabilirdi. Üniversite öğrencilerine verilen KYK burslarının bir kısmı karşılıksız olabilirdi. Mevcut KYK borçlarının faizi silinebilirdi. İlk, orta ve lise öğrencilerine burs ödenebilirdi. Ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının niteliği, kalitesi ve sayfa sayıları arttırılarak, öğretmenleri ve öğrencileri yardımcı kaynak karmaşasından kurtarabilirdik. Emin olun bu ve benzer işler için harcanacak para büyük müteahhitleri mutlu etmez ama eğitimimizde yaşanan pek çok sorunu kökünden çözer" diye konuştu.