Eskişehir’de, karatenin en sert dallarından bir olan kyokushin karate sporunda uzun yıllardır hocalık yapan Reşat Küçükerkan, ilkokul çağındaki çocukların karateye başlamasının, gelişimleri açısından sayısız avantajı da beraberinde getirdiğini vurguladı. Kyokushin karate sporunun saygı üzerine temellendiğini ve kimseye kavga etmeyi öğretmediklerini belirten Küçükerkan, ailelere, fiziki ve karakteristik gelişim için, çocuklarını karate eğitimlerine göndermelerini tavsiye etti. 

“Karateye başlamanın yaşı 7-8’dir” 

Çocukların, karate sporuna küçük yaşlarda başlaması için aileleri teşvik etmeye gayret ettiklerini belirten Küçükerkan, “Karateye başlamanın yaşı 7-8’dir. Neden 7-8 yaşları? Çocuğun vücudu tam olgunlaşmadan kasını, ayağını hepsini açıyoruz, güçlendiriyoruz. Neden tavsiye ederim? Çünkü en büyük etkenlerden bir tanesi dikkat özelliğidir.

Kyokushin karate stili, karatenin en sert stili, vuruşlu bir karate stili. Onun için çocuk buna küçükken başladığı zaman, direk olarak refleksleri ona göre gelişiyor. Refleksin burada gelişmesi, dikkatini, yoğunlaşmasını, odaklanmasını artıyor. Kyokushin karatede standart olarak belirlediğimiz şeyler var.

Duruşlarımız, yumruk atma şekilleri gibi. Ama bunların en önemlisi, o yaşta gelen çocuğa göre vücudun geliştirilmesi. Yani bizde sert hareketlerin olması lazım. Yumuşak bir hareketi kabul etmiyoruz zaten. O sert hareket, boşa yumruk attığı zaman veya tekme attığı zaman kas zaten ona göre gelişiyor ama bu bir saygı çerçevesi içinde gerçekleşiyor” şeklinde konuştu. 

“Biz burada kimseye kavga etmeyi öğretmiyoruz” 

Karate salonlarının, kavga etme ortamı olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Küçükerkan, şunları kaydetti: “Biz burada kimseye kavga etmeyi öğretmiyoruz. Burada öğrendiklerini sokakta uygulasınlar istemiyoruz ve uygulatmıyoruz zaten. Bizim buradaki amacımız, Eskişehir’de bir tek bizim salonumuzda yapılan kyokushinkai karatenin yaygınlaşması ve çoğalması"

Antrenör Reşat Küçükerkan himayesinde kyokushin karate eğitim alan minikler ve gençler ise, bu sporun içinde bulunmaktan dolayı hiçbir zaman pişmanlık duymadıklarını dile getirerek, tüm yaşıtlarını da kendi aralarına davet ettiler.