Anadolu Üniversitesi bünyesinde 27 yıldır çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Bülent Açma, doğduğu şehir ile bağını hiç koparmadığını söylüyor. Eskişehir’de Gaziantepliler Derneği’ni kurup 4 yıl başkanlığını yürüten Prof. Dr. Açma, üniversitede de GAP Birimini kurarak bölgeyle olan ilişkisinin devam ettiğine vurgu yaptı. Eskişehir ve Gaziantep arasında daima iyi ilişkilerin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Açma, “Her iki kentin de ortak noktaları vardır. Bugün Gaziantep’te çok sayıda Eskişehirli var. Aynı şekilde, Eskişehir’de çok sayıda yerleşik Gaziantepli var. Bu iki ilin vatandaşları arasında evlilik oranları oldukça yüksek. Eskişehir ve Gaziantep formaları kırmızı siyahtır, iki kent de Anadolu'nun sanayileşmesinde önemli görevler yüklenmiştir” diyerek iki şehrin ortak yanlarına dikkat çekti.

İKİ YIL SÜREN İŞGAL: “Gazilik ünvanı Gazianteplilere doğuştan verilmiş, ecdadının yiğitliğini ve cesaretini simgeleyen ebediyen taşınacak bir madalyadır” diye konuşan Prof. Dr. Açma, Antep’in 3 yıl boyunca işgal altında kaldığı yıllarda büyük bir direniş sergilediğini anlattı. Şehrin ‘Gazi’ ünvanını gururla taşıdığını aktaran Açma, “ I.Dünya Savaşı’nın ardından yaklaşık bir yıl süren İngiliz işgalinin ardından burayı Fransızlara terk ettiler. Fransızların ve onlarla hareket eden Ermeniler’in baskı ve zulümleri halkın direnişine yol açtı. Antep-Kilis hattında Şahinbey liderliğinde işgale karşı büyük bir savunma başladı. Şahin Bey’in şehit edilmesinden sonra bu defa Antep çatışmalara sahne oldu. Halk, Fransız kuvvetlerine karşı büyük bir direniş gösterdi. Daha sonra direniş kırıldı ve Türk Askerleri geri çekilmek zorunda kaldı. Böylece Fransızlar 9 Şubat 1921'de şehre hakim oldular. Türkiye Büyük Millet Meclisi ise kendi gücüyle işgale 10 ay dayanan ve düşmana geçit vermeyen Antep'e 8 Şubat 1921 de Gazilik ünvanı verdi. Böylece şehir Gaziantep adıyla anılmaya başladı. Fransızlar, Ankara Antlaşması'nın ardından 25 Aralık 1921'de şehri boşalttılar ve Gaziantep iki yıl süren işgalden kurtulmuş oldu” sözleriyle tarihsel süreci özetledi.

BEN ANTEP'LİLERİN GÖZLERİNDEN NASIL ÖPMEM Kİ?: Mücadele azminin bir an bile kaybolmadığı işgal yıllarında büyük bedeller ödendiğini kaydeden Açma, "Kurtuluş mücadelesinde Antep savunmasının önemi, M. Kemal Atatürk’ün; 'Ben Antepliler’in gözlerinden nasıl öpmem ki? Onlar yalnız Antep’i değil Türkiye’yi de kurtardılar' sözünden anlaşılacaktır. Zorlu koşullar altında kazanılan zaferlerin mutlaka arka planı, öncesi ve sonrasının bilinmesinde de çok büyük faydalar vardır. 10 Ay 8 gün boyunca hem düşmana hem de yokluklara karşı mücadele etmiş, tarih sayfalarını kahramanlıklarla doldurmuş. 6000 evladını kurtuluş için feda etmiş. Verilen bunca mücadeleye rağmen 8 Şubat 1919 tarihinde teslim olmak zorunda kalmıştır. Gönül bağı hiç kopmamış olan Antep’in kağıt üzerinde yeniden Türkiye’nin bir parçası olabilmesi ise 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşması ile mümkün olmuştur" ifadelerinde bulundu.

GAZİANTEP'İN SOSYAL DOKUSU: Doğduğu şehrin kültürel ve ekonomik tüm zenginlikleri bağrında taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Bülent Açma son olarak "Gaziantep’teki hoşgörü ve paylaşım kültürü tarihin her döneminde kendini göstermiştir. Gaziantep tarih boyunca, çok dinli ve çok kültürlü bir toplum hüviyeti sergilemiştir. Gaziantep halkı her zaman azınlıklara, farklı dinlere ve kültürlere saygı göstermiştir. Gaziantep’te üretim kültürünün olması, kültür ve sosyal yaşamın zengin olması diğer toplumlarla bütünleşmesini ve toleransın yüksek olması sonucunu doğurmuştur. Gaziantep her zaman Türkiye’nin bir parçası olmuş ve hatta bir çok konuda Türk kentlerine örneklik teşkil etmiştir.Hiçbir devlet yatırımı olmamasına ve sınırlı arazi yapısına sahip olmasına rağmen, yerel girişimcisi ile Türkiye’nin örnek kentlerinden birisi olmuştur. En fazla Suriyeliyi barındıran kentte, şu ana kadar ciddi tek olay yaşanmamıştır" dedi. BARIŞ GENÇYILMAZ | İHA