Eskişehir Lokantacılar Odası Başkanı ve Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Denetim Kurulu Üyesi Bahar Bilen, 2019 yılını değerlendirdi. 

Bilen, 2019 yılının zor geçtiğini, esnafın üzerine yüklenen yükün çok ağır olduğunu, enflasyon karşında girdi maliyetleri altında ezildiklerini, bundan dolayı da esnafın mağdur olduğunu belirtti. 

Bilen, ayrıca Eskişehir’de çok fazla lokanta açılmasını eleştirerek, “Günlük sıcak para dönüyor, şuraya bir lokanta açayım’ diyenler türedi” dedi. 

Kentimizin Lokantacılar Odası Başkanı ve Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Denetim Kurulu Üyesi olarak  2019 yılını lokantacı esnafı adına değerlendirir misiniz?

2019 yılı zor geçti. Esnafın üzerine yüklenen yük çok ağır. Enflasyon karşında girdi maliyetleri altında eziliyorlar. Çok sayıda esnaf mağdur. Lokantacı esnafının taleplerine 2020 yılında da kulak verilmeli. Başlıca sorunlar ve çözüm önerilerimiz;

Enflasyon, zamlar üst üste geldi. Dövizdeki artış her şeyi tetikledi. Gübre, mazot artışları gıda maddelerinin fiyatını da arttırdı. Lokantacı esnafları içinde devir işlemleri arttı. Yemek fiyatları arz-talep durumuna göre belirlenmeli ve tavan fiyatı yerine taban fiyatı konulmalı.. 

İş yeri kiralarındaki stopaj vergisi kaldırılmalı. 

Vergi yükü esnafımızın değil, kira geliri elde eden mülk sahibinin üzerinde olmalı. 

Kira stopajının kaldırılmasıyla esnafımız rahat bir nefes alır.

Asgari ücretten vergi kaldırılmalı

Bağ-Kur borcu bulunan tüm esnafımız sağlık hizmetlerinden yararlanmalı.

SSK’lılar ile Bağ-Kur’luların emekli olabilmesi için gereken prim gün sayıları eşitlenmeli.

“Esnaf arkadaşlarım kirasını, vergisini, sosyal güvenlik primini yatırmak için gecesini gündüzüne katarken, yardım kermesi adı altında hiçbir hijyen koşulu gözetmeksizin vergisiz, stopajsız ve masrafsız boş dükkânlarda, bazı okul bahçelerinde ve boş arsalarda alışveriş çadırı kurarak haksız kazanç elde edenlerin önüne geçilmeli. Kermesler esnaf işletmesi gibi çalışmamalı, esnafa haksız rekabet ortamı oluşturmamalı,açılış kapanışları denetlenmeli. 

Kermes süresi 3 günü geçtiğinde ticari faaliyette bulundukları kabul edilmeli ve resen vergi mükellefi olmaları  devlet eliyle sağlanmalıdır.

İşletmelerin faaliyet alanlarının sınıflandırması için Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından getirilen nace kodu sistemi faaliyet alanı aynı olup farklı sektörlerin altına bağlanması birçok sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de çok büyük eksikliklerin ve yanlışlıkların olduğu gözlemlenmiştir.

Maliye Bakanlığınca (56.10.05) oturacak yeri olmayan fast-food satış yerleri (hamburger, sandviç, tost gibi) al götür tesisleri ve benzerleri tarafından sağlanan diğer yemek hazırlama ve sunum faaliyetleri tanımı adı altında geçmektedir.

Aynı işi yapıp, aynı tezgahı kullanıp hijyen ve halk sağlığını ilgilendiren bir gıda işletmesinin sadece iş yerinde masa ve sandalyesi olmadığı öne sürülerek kendi alanı olan Lokantacılar Odasına kayıtlı olması gerekirken farklı alanda faaliyet gösteren içeriğinde gıda üretimi, sağlık, hijyen ile ilgili hiçbir şey olmayan denetimlerden muaf Bakkalcılar, büfeciler, bayiler odası sistemine otomatik tanımlanması devlet eliyle adeta kırmızı ışıkta geç dercesine yapılan bir yanlıştır.

Türkiye’de bu işi yapan lokantacı teşkilatına, 150 bin işletmemize ve sektörümüzde alın teri döken fast-food işletmecilerinin haksız rekabete maruz kalmasına ve huzursuzluğuna neden olmaktadır.Bunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir.

Aynı cinsten işletmeler yan yana olmamalı

Nüfusa oranlı işyerlerinin açılmasının yerel yönetimlerce  desteklenmesi ve hayata geçirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz Eskişehir’de bu işi başarabilecek misiniz?

Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Denetim Kurulu üyesi olarak 81 il 105 odayı kapsayan yaklaşık 2 milyon çalışanı ile temsil ettiğim kurum dolayısı ile yaptığımız çalıştaylar toplantılar iller bazındaki esnaf sorunların ortak olduğu düşünülerek nüfusa oranlı aynı cinsten iş yerlerinin mesafe zorunluluğu tespit edilmiş olup esnafımız aynı cinsten işletmelerin yan yana olmasından dolayı kontrolsüz çoğalma ve haksız rekabetlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bazı meslek dallarında olduğu gibi bizlerde örneğin; Eczane, ekmek fırınları, petrol istasyonları, taksiler, dolmuşlar, servisler gibi faaliyet gösteren meslekler nüfusa oranlı iş yerleri ve işletmeler arası  mesafeler getirerek  esnafımızın  refah seviyesini yükseltip daha sağlıklı, kaliteli hizmet vereceğimiz Eskişehir’imizde bunu yapacağımıza elini taşın altına koyacak siyaset gütmeyen siyasetçiler olduğuna inancım yüksektir. Örneğin Bolu Belediyesi ve Bolu Lokantacılar Aşçılar ve Esnaf Odası işbirliği neticesinde alınan kararın emsal teşkil etmesi, en büyük temennimizdir. 

Son günlerde okul kantinlerinde yaşanan olaylar ve ‘’çocuklarımızın sağlığı’’ hakkında ne düşünüyorsunuz?

56.29.01 Vergi Dairesi nace kodu  kantin faaliyetleri (spor, fabrika, okul veya işyeri kantinleri gibi) işletmeler olarak tanımlanmaktadır. Bu konu göreve geldiğim günden bugüne üzerinde ciddi çalışma yaptığımız ve konuyu yetkili kurumlarla görüştüğümüz bir konudur lakin bu işin siyaseti yapılmadan bu iş devlet eliyle çözülmelidir kanaatindeyim. Çünkü kimse elini taşın altına koymak istemiyor son yılların alışkanlığı herkes biri birine şirin gözükmekten başka bir iş yapmıyor maalesef… Ancak Milli Eğitim Bakanlığı Okul Aile Birliği yönetmeliği mevzuatında 4. maddesinin C bendinde açıklandığı gibi kantinin  tanımı: Okullardaki büfe, kantin, çay ocağı, yemekhane ve kafeteryaları kapsamaktadır. Şehrimizde Kantinciler Odası bulunmadığından dolayı Bakkal ve Bayiler Odası’na kayıt olmaktadırlar.

Yeni kantin yasasına göre, Milli Eğitim Bakanlığı Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Genelgesi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Halk Sağlığı protokollerine göre kantinler mevcut vasıflarını yitirmiş olup; Oturacak yerleri tuvaleti, lavabosu, mutfağı, sunum ve hazırlama yerleri, bacası ve havalandırma sistemleri olup  yemekhane hizmeti, yiyecek ağırlıklı hizmet veren kafe ve kafeteryalar işletmelerine dönüşmüştür.

Büyük illerde kantinciler kendine ait odalarına kayıt olurken, kantinciler odasının olmadığı illerde en yakın meslek kolu olan lokantacılar odasına bağlanması gerekmektedir. Kantinler kantin vasfını yitirip bir çoğu birer kafeterya veya lokantaya dönüşmüştür. Kantinler, her gün emanet ettiğimiz en değerli varlıklarımız çocuklarımıza yemek hizmeti vermekte ve bunun kontrolü sadece bir okul idaresine bırakılmamalıdır.

Yine konudan anlaşılabileceği gibi bu ileride çok büyük sağlık sorunları yaşatacağı gibi vicdanı sorumluluğu da olduğu unutulmamalıdır. Son günlerde yaşanan olumsuzluklarda bunun acı tecrübesi olmuştur maalesef Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum çocuklarımızın geleceği ve sağlığı için lütfen gerekli düzenlemeleri geç olmadan yapın.

Parmak hesabı bilmeden bu işe girenler var

Eskişehir’de çok fazla lokanta var, sizce bunun sebepleri nelerdir?

Tabi ki dinamik bir meslek kolumuz var dolayısı ile sektörümüz iş ve istihdam açısından adeta bacasız fabrika gibi lokomotif görevi görüyor. Lakin bu iş diğer sektörler gibi değil bizim işimizin birinci kuralı insan sağlığı ve hijyendir fakat bakıyoruz, mantar gibi her taraf lokanta kontrolsüz bir şekilde çoğalıyoruz. 
Keraat cetvelini ezbere bilmeyen, maliyet hesabı yapamayan, stopaj, KDV vergisinin ne olduğunu bilmeyen, işi ehliyle yapan esnafımızın müşterisinin yarısını kapsam, iş yaparım mantığıyla bir sürü işi bilmeyen lokanta açanlar çoğalıyor. Son zamanlarda ekonomik koşullardan etkilenen iş insanları sektörümüze yönelmektedirler ‘günlük sıcak para dönüyor, şuraya bir lokanta açayım’ diyenler türedi veya emekli olanlar ve ‘emekliliğini mutlu mesut nasıl yaşarım’ demesi gerekirken aldığı tazminat ile nasıl bir iş çeviririm hesabı yapıyor. Akla ilk gelen lokanta açmak oluyor. Parmak hesabı bilmeden bu işe girenler var. İlk altı ayda kendisini batırıyor sonra toptancısını ve çevresinde layığıyla bu işi yapan esnafımızı da zor duruma düşürerek kapatıp gidiyorlar. 2017 yılına göre kapanışlar yüzde 9,5 artmıştır. 2018 yılında illerin nüfusuna göre Eskişehir en fazla işyeri kapanışı olan illerin başında gelmiştir. Bu işin mutlaka bir eğitimi olmalı lokanta açmak bu kadar basit olmamalı bu kadar ayağa düşmemeli. Vatandaş ucuza yesin rekabet olsun rekabet iyidir’ mantığı ile devam edilmemeli, fiyat tarifelerimiz  serbest piyasa ekonomisinde arz talep mantığı ile  tavan fiyatı değil taban fiyatı uygulanmalıdır. Esnaf para kazanırsa kendini yeniler kullandığı ürünün kalitesi artar, devlet’e rahatlıkla borcunu öder ve refah içinde yaşar. Haksız çoğalmalar birbirimizi kırmaktadır. Artık biri buna dur demeli, nasıl ki bazı meslek gruplarında ruhsat sınırlamaları getirildiyse bizde de mutlaka nüfusa oranlı iş yeri ruhsatları verilmeli, aynı cinsten iş yerleri arasında mesafeler getirilmeli.

Bizi Sağlık Bakanlığı denetlemeli

Lokantalar yeteri kadar denetleniyor mu, gıda ve hijyen bir arada düşünülmeli, Eskişehirliler bu konuda diğer illere göre şanslı mı?

Eskişehir’imiz toplumsal bilinci yüksek bir nüfusa sahip olduğu için bu işin denetimini tercihini çok iyi kullanmaktadırlar, bu açıdan işletmelerimiz hijyen konusunda taviz vermemektedirler. Gıda Kullanım açısından bizi Sağlık Bakanlığı denetlemeli. Bizi Tarım ve Orman Bakanlığı denetliyor, bence bizi Sağlık Bakanlığı denetlemeli. Diyetisyenler tarafından kontrol altında olmalıyız. Kullandığımız yağlar, tuzlar, gıdalar mutlaka denetim altında olmalı. 3 liraya çorba satılıyor. 3,5 liraya ekmek arası döner satılıyor. Maliyetler belli. Bir tane ekmeğin fiyatı 1,25 lokantalarımıza bakıyorum ekmek kutusu, turşu çanağı, sürahi önünde, çorba 3 lira diyor. Aklım almıyor. Kim, kaç lira kazanıyor ya da o nasıl bir çorba. 3 liraya çorba olmamalı, olmaz. Oluyorsa denetlenmeli. Ne yazık ki bir yaptırımımız yok. Ben meslektaşlarımıza sadece tavsiyelerde bulunuyorum. Bu durumda işini layığıyla yapan esnaf da alternatif gıda ürünleri arayışına geçmek zorunda kalıyor, sanki yan sanayi  oto yedek parçası gibi ucuz gıda ürünleri çoğalmaya başladı  ben bu işi gıda terörü diye adlandırıyorum. Sağlık Bakanlığı bunların önüne derhal geçmeli çünkü söz konusu insan sağlığı. Vatandaşlarımız  bunu mutlaka değerlendirmeli ve sorgulamalı, Son yıllarda artan  obezitenin ve kanserlerin artmasının sebebi bunlardır  2-3 liranın hesabını yaparken yıllar sonra sağlığımızı kazanmak için  doktorlara servetimizi veriyoruz maalesef iş işten geçmiş oluyor.

Ustalık belgesi bulunmayan bir tek işletme bile bırakmadık

Oda olarak, eğitime hizmet konusunda bilgi ve tecrübeye önem veriyorsunuz, bunun geri dönüşlerini aldınız mı?

Eskişehir Lokantacılar Odası olarak Eskişehir’de ustalık belgesi bulunmayan bir tek işletme bile bırakmayacağız demiştik ve sözümüzü tuttuk. Göreve geldiğimizde ilk tespit ettiğimiz olaylardan biri mesleğimiz deden toruna devir ettiği için hiç kimse dükkanını kapatıp eğitime zaman ayıramamıştı, fakat yaptığımız girişimler ile 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun vermiş olduğu yetkiye istinaden kebapçılık, köftecilik, dönercilik, pidecilik  aperatif yiyecek maddeleri imalatı, simitçilik imalatı, hamburger, tost, kumpir, pizza gibi meslek dallarının eğitim ve uygulamalarını tamamladık. 

Eskişehir’de çıraklık eğitim merkezinden sonra odamızı sektörümüzün eğitim ve kurs merkezi haline getirdik. 

Eskişehir’de bir ilki gerçekleştirerek kalfalık ve ustalık belgesi yazılı ve uygulama sınavlarını yaparak mezunlarımızı verdik.Esnafımızın ve yanında çalışanlarının büyük ilgi gösterdiği kurslar sonrasında üye sayımız ciddi anlamda artış göstermiştir. Bu da bizim yapmış olduğumuz işin doğruluğunu göstermektedir. Eğitim seferberliğimizin ilk anından itibaren desteğini esirgemeyen kamu kurum ve kuruluşlarımıza  teşekkürü borç biliriz. 

Ticaret Odalarındaki ustalık belgesi istenmez yasası 13 yıldır esnaf teşkilatımızı ve odalarımızı ciddi kayıplara uğratmıştı. Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonumuzun İçişleri Bakanlığı’na yapmış olduğu haklı itirazlar sonuç verdi ve bundan sonra lokanta açmak için ister esnaf odası, ister ticaret odasına kayıt olsun mutlaka ustalık belgesi ile başvuru yapmak zorunluluğu gelmiştir. Bu bağlamda Eskişehir’de eğitim seferberliği meşalesini yaktık ve bize bağlı üyelerimizin eğitim sorununuda çözmüş olduk. Bundan sonra Eskişehir’imiz de mesleğinde eğitimsiz hiçbir esnafımızı bırakmayacağız.

Esnafımız ayakta durmakta zorlanıyor

2020 yılı için hedefleriniz nelerdir ve son olarak temsil ettiğiniz kesime ne söylemek istersiniz?

Yeni yılda bir önceki yılda yaşadığımız olumsuzlukları tekrar yaşamamak dileğimizdir, ancak burada devletimizin esnafımıza anayasanın 173’üncü maddesinde; ‘Devlet, esnaf ve sanatkârı korur ve kollar derken’ esnaf ve sanatkârı koruyup kollama noktasındaki bakış açısının yeterli olmadığı açıktır. Çünkü esnafımız  yukarıda da belirttiğimiz gibi ayakta durmakta zorlanmakta ve destek beklemektedir. Bugün esnafımızın yaklaşık yüzde doksanı devlet dairelerine ve bankalara borçludur. Devletimiz esnafımızın vergi yükünü azaltmalı, geciken borçlara da yapıcı çözümler üreterek esnafımıza kolaylıklar sağlamalıdır. 2020 yılında esnafımıza sağlıklı, mutlu, huzur dolu, bol bereketli işlerin olduğu yeni bir yıl diliyorum.