Eskişehir Barosu’na bağlı Hayvan Hakları Komisyonu’nun Başkanı Av. Özlem Sut Dolmuş ile Hayvan Hakları Yasası’nı konuştuk.

Avukat Özlem Sut Dolmuş, Türkiye’de de hayvana şiddet, işkence vb. kötü muamelenin kabahat olmaktan çıkarılıp suç olarak tanımlamasını, etkili ve caydırıcı cezai yaptırımlar kapsamına alınmasının altını çizdiği açıklamasında, “Hayvanları gerçek anlamda koruyan, sivil toplum örgütlerinin önerilerini dikkate alan yasal düzenleme vakit kaybetmeksizin yürürlüğe girmelidir” dedi. 

Öncelikle sizi tanımayanlar için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, ben Avukat Özlem Sut Dolmuş. 2010 yılında Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olarak 2011 yılında Eskişehir Barosu’nda staj eğitimimi tamamladım. 2011 yılından beri de Eskişehir Barosu’na kayıtlı avukat olarak çalışmaktayım. Nisan 2021’de yapılan Eskişehir Barosu Olağan Genel Kurulu ve Baro Başkanı ile Baro Organlarının seçimi neticesinde Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu üyeliğine seçildim. Akabinde Baromuz bünyesindeki Hayvan Hakları Komisyonu Başkanlığı ve Kent ve Çevre Hukuku Komisyonu Başkanlığı görevlerini yürütmeye başladım. Evli ve ‘Doğa Özlem’ adında bir kız çocuğu annesiyim. 

Kanunun amacı…

Hayvan Hakları Yasası neleri kapsıyor?

2004 yılında yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.” hükmü bulunmaktadır. Yasanın kapsamı ise bu amaç doğrultusunda 2. maddede düzenlenmiştir. Maddeye göre Hayvanları Koruma Yasası az önce değindiğim amaç maddesi doğrultusunda yapılacak düzenlemeleri, alınacak önlemleri, sağlanacak eşgüdümü, denetim, sınırlama ve yükümlülükler ile tabi olunacak cezai hükümleri kapsamaktadır. 

Bunun da yeterli olmadığını düşünüyoruz

Yeni yasa hayvan haklarında nelerin değişmesini hedefliyor?

Yürürlükteki Hayvanları Koruma Kanunu’na göre hayvanlara kötü muamele edildiğinde, şiddet uygulandığında, işkence edildiğinde veya bunun gibi suçlarda (mevcut yasaya göre kabahatlerde) yalnızca para cezasına hükmedilmektedir. Maalesef bunun bir caydırıcılığı yok. Oldukça yetersiz bir düzenleme... Yeni yasa tasarısında hayvana kötü muamele, işkence, tecavüz için 4 aydan iki yıla ve 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezaları öngörülmüştür. Ancak bu cezaların da yeterli olmadığını düşünüyoruz. 

Caydırıcılığı olmayan bir düzenleme olacağı kanaatindeyiz

5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun 105/a maddesiyle getirilen düzenlemeler sebebiyle 3 yılın altındaki hapis cezalarında hükümlü doğrudan tahliye olma hakkı kazanacağından, bu haliyle yine caydırıcılığı olmayan bir düzenleme olacağı kanaatindeyiz. Yeni yasayı olabildiğince etkili ve caydırıcı hale getirebilmek için çalışacağız. Yine sahipli ve sahipsiz hayvan ayrımının kaldırılarak, eşitsizliğin ortadan kaldırılması da hedeflerimizden biri olmalıdır. Mevcut yasaya göre sahipsiz hayvanlara yönelik eylemlere idari para cezası uygulanmaktadır. Ancak sahipli hayvana yönelik eylemler, Türk Ceza Kanunu’na göre mala zarar verme suçunu oluşturmaktadır. Yani Türk Ceza Kanunu’na göre sahipli hayvan “mal” olarak değerlendiriliyor ve bu sebeple hapis veya adli para cezasına hükmedilebiliyor. Yeni yasal düzenleme ile sahipli - sahipsiz ayrımı gözetmeksizin tüm hayvanlara karşı işlenen şiddet eylemleri caydırıcı ve etkili hapis cezaları ile yaptırıma bağlanmalı, Kat Mülkiyeti Kanunu’na dayanılarak hayvanların basit bir eşya gibi konuttan tahliye edilmesinin önüne geçilmesi hedeflenmelidir. 

Bir hayvanı sahiplenip sonra çeşitli sebeplerden sokağa terk edenler var, bu bir suç mu, cezası var mı?

Mevcut Yasanın “Hayvanların sahiplenilmesi ve bakımı” başlıklı 5/1 maddesinde “Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan ekolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür.” hükmü bulunmaktadır. 5/7 maddesinde ise “Ev ve süs hayvanları ile kontrollü hayvanlardan, doğal yaşam ortamlarına tekrar uyum sağlayamayacak durumda olanlar terk edilemez; beslenemeyeceği ve iklimine uyum sağlayamayacağı ortama bırakılamaz. Ancak, yeniden sahiplendirme yapılabilir ya da hayvan bakımevlerine teslim edilebilir.” hükmü bulunmaktadır. Yani terk etmek bir suç olmasa da Kanuna göre yasaktır. Ancak ihlal durumunda etkili bir yaptırımı yoktur. Bu durum az önce sözünü ettiğim şekilde mevcut düzenlemede hayvanların “mal” olarak değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Yeni yasal düzenlemede hayvanların “mal” olarak değil “can” olarak konumlandırılması ve hayvanları terk etmenin etkili ve caydırıcı şekilde cezalandırılması gerekmektedir. 

“Terk edeceksen sahiplenme”

Avrupa ülkelerinde ise hayvana şiddet “suç” olarak tanımlanıyor. Cezai yaptırımlar ülkeden ülkeye değişse de yüksek para cezası ve hapis cezaları gibi caydırıcı yaptırımlar uygulanıyor. Örneğin, Fransa’da bir hayvanı sokağa terk etmenin cezası oldukça ağır ve kötü muameleyle aynı kategoride değerlendiriliyor. Fransa’da hayvanı sokağa terk eden kişi hakkında 30 bin euroya kadar para cezası veya 2 yıla kadar hapis cezası verilebilmektedir. Türkiye’de de hayvana şiddet, işkence vb. kötü muamelenin kabahat olmaktan çıkarılıp suç olarak tanımlamasını, etkili ve caydırıcı cezai yaptırımlar kapsamına alınmasını beklemekteyiz. “Terk edeceksen sahiplenme!” diyerek sorunuzun cevabını nihayete erdiriyorum. 

Petshoplarda gelişigüzel hayvan satışını doğru bulmuyorum

Petshoplarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Bu kez “Satın alma, sahiplen!” diyerek cevabıma giriş yapmak isterim. Ülkemizde barınaklarda sahiplenilmeyi bekleyen onca can varken petshoplarda gelişigüzel hayvan satışını doğru bulmuyorum. Maalesef petshoplarla ilgili etkili bir denetim mekanizması bulunmamaktadır. Petshop hayvanları, küçücük kafeslerde bazen günlerce aç susuz esir hayatı yaşamak durumunda kalabiliyorlar. Bu duruma ortak olmamak adına barınaklardan sahiplenmeyi öneriyorum. 

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Son olarak şunları söylemek isterim. Hayvanların da öncelikli temel hakkı tıpkı bizler gibi yaşam hakkıdır. Bu temel hak ve diğer hayvan hakları etkin bir yasayla korunmalıdır. Yapılan araştırmalar neredeyse tüm şiddet suçu faillerinin geçmişinde hayvana karşı şiddet öyküsü olduğunu göstermektedir. Bu anlamda hak savunmasının en savunmasız, en alt halka olan hayvanlardan başlaması gerekmektedir. Hayvanları gerçek anlamda koruyan, sivil toplum örgütlerinin önerilerini dikkate alan yasal düzenleme vakit kaybetmeksizin yürürlüğe girmelidir. Ancak bu yeterli değildir. Toplumun bilinçlenmeye ihtiyacı var. Hem yeni yasal düzenlemenin hem de devamında denetimlerin ve yaptırımların uygulanması takip edilmelidir. Bunları dile getirebilme imkanı tanıdığınız için şahsım ve Komisyonumuz adına çok teşekkür ediyorum.  

Saygı ve sevgilerimle...