Sevgili okuyucu Merhabalar,

Artık sizlerle her hafta bu köşede buluşacağız. Ana temamız sağlık olmak üzere estetik güzellik anlamında da birçok konuya değineceğiz.

Bu hafta sizlere bütünsel tıp yaklaşımından bahsetmek istiyorum ki git gide genelden daha özele inebilelim. Bütünsel tıp yaklaşımı insanın fiziki ve ruhani tüm dünyasını içine alan sorunları sadece etkilenen alan olarak değil insanı psikolojik ve fizyolojik olarak iyileştirmeyi hedefleyen bir yaklaşımdır.

Örneğin böbrek taşı düşünülünce tedavisi genellikle mümkün olan ama sık tekrarlayan bir durum olarak bilinir.

"Benim böbreğim taş üretiyor" diyen bir sürü yakınınız arkadaşınız vardır çevrenizde. Aslında bu insanların vücutları bu taşı üretmiyor, yaşadıkları yedikleri içtikleri kullandıkları kısacası her şey o böbrekte taş oluşmasına sebep oluyordur. Eğer taşı tedavi ederseniz o anlık o insanı iyileştirmiş olursunuz ama insanı tedavi ederseniz artık taş problemi yaşamayan psikolojisi de düzelmiş sağlıklı bir birey topluma kazandırmış olursunuz.

Etrafımızda çok sayıda sırt ağrısı omuz ağrısı çeken kadın vardır. Evet, bir kısmı hastalık olarak nitelendirdiğimiz fıtık sahibi olabilir ama aslında büyük bir kısmı ise psikolojik olarak stresden kaynaklı bu kasılmaları krampları yaşamaktadır. Stres altındaki kadınları iyileştirmek için öncelikle bu stres kaynağının ne olduğunu bulmak ve ona göre tedavi etmek gerekir.

Unutmayın hastalık yoktur hasta vardır. Yani kayınınızda ya da komşunuzda olanla sizdeki aynı taş ya da aynı ağrı değildir. Evet, bilimsel olarak şuan tedavi aynı olsa da artık şunu biliyoruz ki; Biz kişiyi tedavi etmeliyiz, hastalığı değil. Bunun için de tabi ki hastaları dinlemeye ve yeterli muayene zamanına ihtiyaç vardır.

Hiç unutmam, bir keresinde çok sevdiğim bir abim bana diz kapağı ağrılarından söz etmişti. Kendisi de bu konuda çok bilinçli araştırmacı aydın bir kişilik olduğundan bir sürü doktora gitmiş çözüm bulamamış. Üstüne kullanmadığı krem ot vs kalmamıştı. Bende abim gibi sevdiğim için elimden geleni yaptım, hastalığını tedavi etmeye çalıştım. Bakın hastalık diyorum kişiyi değil. Çünkü bakış açımız hep bu şekilde eğitildi. Yaptığım haftalar süren tedavilere rağmen ağrıları geçmemişti. Bir gün kendisi ile sohbet ederken çok sık seyahat etmesinden arka koltukta rahat edemediği için ön koltukta oturduğundan bahsetmişti. Herhâlde yer etmiş olacak ki bir gün kliniğimin önünde şoförü çay içip patronundan sitem ederken denk geldim. Ağrıları yüzünden patronunun ona yol boyu zulüm ettiğini ve sürekli il dışı arabayla götürmek zorunda kaldığını anlatıyordu. Tam da arabanın sağ kapısı açık kapının yanında sohbet ederken... Göz ucuyla arabaya bakarken bir an için fark ettim ki aracın torpido kapağının alt ucu olduğu gibi soyulmuş ve çukurlaşmış. Aniden şoföre döndüm, patronunun nasıl seyahat ettiğini sorguladım. Şoför de patronunun amiyane tabirle kaykılarak oturduğunu söyledi. Hızlıca yukarıya çıktım. Bekleme alanında beni bekleyen çok sevdiğim abime dedim; 'Buldum, buldum'. Şaşkın gözlerle bana baktı. "Abi bundan sonra önde seyahat edeceksen de koltuğu arkaya çekeceksin artık diz yaslamak yok tamam mı? Bak iyileşeceksin eminim" dedim. Kendisi inanmadı hatta o seansda işlem yapmadığım için de biraz kızarak biraz da sitemli gitti. Bir ay sonra şoförü aradı "Hocam Allah razı olsun bizim patron iyileşti sayende artık eziyet etmiyor" diye. Sonra kendisini aradım ve teşekkürler, Allah razı olsunlar havada uçuştu. Artık iyileşmişti, o müzmin hasta artık sağlıklıydı. Çünkü o ufak torpido kapağının basısı diz kapağında kronik ağrıya sebep oluyordu. Dizini yaslamayı kestikten bir hafta sonra ağrıları azalmış, git gide toparlamış hatta ilk bana inanmadığı için de utancından yanıma gelememiş.

İşte o an anladım, demek ki insanların hayatına dokunmak farklı bir şey... Onları dinlemek, anlamak, gözlemlemek çok önemli. İşte bu yaklaşımın adıdır bütünsel tıp yaklaşımı. Bu yüzden sizlerde hayatınızda bir sorunu ele alırken birkaç adım geri atıp daha uzaktan bakmayı deneyin.

Emin olun gözden kaçırdığınız bir ayrıntı o sorunu çözecektir.

Önümüzdeki haftalarda yeni yazılarımla görüşmek dileğiyle. Sağlıcakla Kalın…

Dr. Cem Nakışcı