ÖZEL RÖPORTAJ | TAHSİN ÇAY, ESKİŞEHİR EKSPRES

Sempatik tavırları ile milyonlarca kişi tarafından büyük bir hayran kitlesine ulaşan May, dizi sektörüne Türkiye'de Yeni Gelin ile başladı. İstanbul’da düzenlenen Mercedes-Benz FashionWeek defilesinde tasarımcı Çiğdem Akın’ın kampanya yüzü oldu. Ayrıca 2018 yılında Paris Hilton ve ünlü Türk modellerle DossoDossiFashion Show defilesinde yer alan oyuncu en son Dert Bende sinema filminde yer aldı.

Jessica May, Eskişehir’de bir AVM’de düzenlenen söyleşiye katılarak sevenleriyle buluştu. Bir ev tekstil firmasının reklam yüzü olan güzel oyuncu, sempatik tavırlarıyla kendisiyle tanışmaya gelen AVM ziyaretçilerinden büyük ilgi gördü. Brezilya’dan Türkiye’ye uzanan hayat hikayesini paylaşan Jessica May, eşinin Karadenizli olmasıyla ilgili ve kültürümüzle ilgili çok keyifli anılarını paylaşarak izleyicileri kahkahalara boğdu. Kısa sürede Türkçeyi ana dili gibi akıcı bir şekilde konuşmayı öğrendiğini belirten Brezilyalı oyuncu, hayranlarına seslenerek “Artık sizden biri oldum” dedi. Kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen hayranlarıyla keyifli anlar yaşayan Jessica May, Eskişehirlilerle yakın zamanda tekrar bir araya gelmek istediğini belirterek ayrıldı.

Güzel oyuncu Eskişehir ziyaretinde Brezilya’dan Türkiye’ye uzanan yolculuğunu ve kariyer planlarını Gazete Eskişehir Ekspres’e anlattı.

Öncelikle hoş geldiniz, Türkiye’ye ne zaman geldiniz ilk hikayeniz nasıl, burada yaşamaya nasıl karar verdiniz?

Ben Brezilyalıyım. Sao Paulo'da çalışırken Çin piyasasından bir reklam teklifi geldiği için Çin'e ziyaret edecektim. Vizelerim, uçak biletlerim, konaklamam kısacası her şeyim ayarlanmıştı. Uçuşa bir gün kala Çin'den haber geldi ve işin iptal olduğunu söylediler çünkü o sıralar Japonya'da tsunami olduğu için o bölge çok zor günler yaşadı. Ekonomi battı ve işler geri çekildi. Ben de Sao Paulo'dan ayrılarak brezilyada yaşadım. Bundan bir hafta sonra da Türkiye'den bir reklam haberi geldi ve Türkiye seyahatim gerçekleşti. Türkiye'den sonra Avrupa'ya geçip orada çalışmayı çok arzuluyordum. Çünkü dedelerim İtalya, Almanya ve Litvanya kökenli. Oralarda yaşayıp çalışmayı çok istiyordum. Fakat bir şeyi çok istiyorsanız hayat sizin başka bir şeyden vazgeçmenizi isteyebiliyor. Türkiye'de planladığımdan daha güzel şeylerle karşılaştım. Bu güzellikler beni buraya bağladı, şimdi de Türkiye ikinci vatanım oldu. Geldikten sonra İstanbul’a aşık oldum. Eşim ile tanıştım. Burada evlendim. Artık Türkiyeli oldum. Türk oldum. Ben gerçekten Türkiye’yi çok seviyorum benim ikinci vatanım oldu. Ee artık bundan sonra hayatıma burada devam edeceğim.

Oturduğum yerin toprağı kıpkırmızıydı

Çocukluğunuz nasıl geçti?

Evet. 16 yaşımdayken, “Ben neden şehirde doğmadım?” diyordum. Oturduğumuz yerin toprağı kıpkırmızıydı. Okula gittiğimde arkadaşlarım, “Senin ayakkabılarının altı kırmızı olmuş” diye dalga geçerlerdi. Çok üzülürdüm, büyüyünce ne kadar şanslı olduğumu anladım. İyi ki çiftlikte büyümüşüm. Büyüdüğüm yer beni bambaşka bir insan yaptı. Belki şehirde büyüseydim böyle olamazdım. Hayvanların arasında, ağaçların tepesinde büyüdüm. At binerdim, babam beni öküzün üstüne koyardı. İneklerin su içtiği yerden kaç kere düştüm hatta bir keresinde boğuluyordum. (Gülüyor)

Çeyrek altın takmaya bayılıyorum

Türkiye’ye alışabildiniz mi? Ülkemize dair neler düşünüyorsunuz, ilginç bulduğunuz detaylar var mı?

Türk adetleri çok güzel gerçekten, en sevdiğim adetlerinden bir tanesi  çeyrek altın takmak, ben bu adete bayılıyorum. Brezilya’da ve dünyanın başka yerlerinde hiç böyle bir şey ile karşılaşmamıştım. Hiç yok. Bu altın takma olayına bayılıyorum… Sonra bakkallardan ekmek süt almak için pencerelerden iple sepet sallıyorlar sonra sepet geliyor çok rahat ve pratik şirin ve  çok güzel bir kültür var. Kuşlar için, kediler ve köpekler için pencerelere ve belirli yerlere tabaklar şeklinde yemler yiyecekler koyuyorlar o olaya da çok bayıldım.

Yabancı bir gelini oynamıştınız, Türkiye’ye gelin geldiniz. Nasıl gidiyor evlilik?

Her şey yolunda gidiyor, maşallah diyelim.

Özlüyor musunuz Brezilya’yı?

Çok özlüyorum çünkü kalbimin yarısı orada. Zaten bu süreçte ailemden uzak kalmak en zor gelen şey oluyor. Mümkün olursa ve her şey yolunda giderse onları Türkiye’ye taşıma planlarım var.

Kumbarama her gün yeni bir kelime attım

Öncelikle bilinmeyen yönleriyle Jessica May’i dinleyebilir miyiz sizden? Çok güzel Türkçe konuşuyorsunuz… Türkçeyi ne zaman, ne kadar sürede öğrendiniz?

Türkçe zor bir dil ama benim için öğrenmek çok keyifli oldu. Çünkü bu dili ilk duyduğumda kulağıma çok sempatik geldi. Hani bazen bilmediğimiz bir dilde müzik dinliyoruz ama ne anlattığını bilmediğiniz halde çok hoşumuza gidiyor ya, onun gibi. Öğrenirken bozuk para biriktirir gibi kumbarama her gün yeni bir kelime atmaya başladım. Türkiye’deki arkadaşlarım, yabancı gelin dizisinde oynarken setteki oyuncular ve set ekibi de doğru Türkçe konuşmam konusunda bana çok yardımcı oldular. Türkçeyi doğru konuşmak adına diziden sonra da bir dil eğitimi sürecim oldu. Türkçe konuşabilmek çok güzel bir şey.

Türkiye’de o sokakta hayat durur

Brezilya ve Türk kültürü hakkında ne söylemek istersiniz? Türkiye’ye alıştınız mı?

Biz birbirimize çok benziyoruz. Sadece birimiz güney diğerimiz kuzey yarım kürede yaşıyor gibi geliyor bana. Farklarını soracak olursanız, Brezilyalılar biraz daha rahat, vurdumduymaz; Türklerinse sahip çıkma, koruma duygusu yüksek. Mesela Brezilya’da sokakta bir kavga olsa ya da biri birinin çantasını çalsa müdahale eden insan olmaz ya da çok az olur. Türkiye’de sokakta böyle bir şey olduğunda, o sokakta hayat duruyor; herkes problemi çözmeye çalışıyor. Bu çok güzel bir şey mesela.

Mutfak ile de ilgilisiniz. En sevdiğiniz ve en güzel yaptığınız yemekler hangileri?

Zaman buldukça yemek yapmaya çalışıyorum. Barbunya ve köfte yemeyi çok seviyorum. Mercimek çorbası, barbunya ve pilav yapıyorum.

Türk hayranlarınızdan nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Gördükleri zaman fotoğraf çektiriyorlar ve çok saygılılar. Bu ekipçe güzel bir iş çıkardığımızı gösteriyor. Bu yüzden ilgiden çok memnunum

Türkiye'ye geldikten sonra modellikten oyunculuğa bir geçiş yaptınız. Hangisini yapmak sizi daha iyi hissettirdi? 

İşimi mutlu ve güzel yapabildiğim zaman hep iyi hissediyorum. Oyunculuk modellikten daha fazla deneyim ve gözlem gerektiriyor. Bu yüzden oyunculuk daha keyifli benim için çünkü sürekli öğrenebileceğim şeyler mevcut. Oyunculuk bir lastik gibi. Ne kadar uzatabilirsem o kadar iyi hissedeceğim.

Ortak noktamız çok

Brezilya kadını ve Türk kadını arasındaki farklar neler sizce? 

Her anlamda birbirimize çok benziyoruz ama bence Türkiye bir tık daha önde. Yani Brezilya’da Kurtuluş Savaşı gibi bir şey olsa, orada da sırtında top mermisi taşıyan kadınları konuşuyor olurdu herkes, öyle söyleyeyim. Fedakarlık, sadakat... O kadar çok ortak noktamız var ki belki de bu yüzden Türkiye’ye ve Türklere kanım bu kadar çok ısındı.

Peki ilham kaynaklarınızdan bahseder misiniz, neler besliyor sizi? 

Yaptığım ya da yapacağım işlerin sonuçlarını düşünmek benim ilham kaynağım oluyor çünkü mutlu olacağımı tahmin etmek, bana kazandıracağı faydaları beklemek ruhuma çok iyi geliyor.