Başaraner, "Küresel koronavirüs salgınının ülkemizi etkisi altına almaya başladığı ilk gününden bu yana salgının nasıl ekonomik ve sosyal krize evrileceği iktidar tarafından pratiğe döküldü. Ekonomik ve sosyal krizin nasıl yönetilemeyeceğini de yine bu iktidar göstermiş oldu. Salgının başında alınması gereken hiçbir önlem tam anlamıyla alınmamıştı. İktidar, sermaye yerine krizi fırsata çevirmek için salgınla mücadelede dümeni daha başından kırmıştı. Pandeminin ilk günlerinde “hepimiz aynı gemideyiz” diyenler lüks yalılarında, altın saraylarında korunur karlarına kar eklerlerken işçiler, emekçiler canları pahasına çalışmaya devam etmiş; emeklilerin, yaşlıların, işsizlerin yoksulluğu derinleşmişti.  Pandeminin başında toplum sağlığı için alınması gereken önlemleri açıklamıştık. "En düşük emekli ücreti asgari ücret seviyesine çekilmeli ve tüm ücretler buna göre yukarı çekilmelidir" dedik. "Aynı şartlarda farklı dönemlerde emekli olanların maaş farkları ortadan kaldırılmalı, intibak yasası hayata geçirilmelidir" dedik. "Sadece bugün değil, sürekli parasız ve nitelikli sağlık hizmeti sunulmalı, sağlık ve ilaçta katkı payı kaldırılmalıdır" dedik.  "Emeklilerin yaklaşık 8 milyonunun ikinci bir işte çalışmak zorunda olduğu ülkemizde, evde kalma zorunluluğunun etkilerine karşın emeklilerin yaşamlarını idame ettirebilmeleri için sokağa çıkma yasağı son bulana dek her emekliye 2.000 TL katkı sunulmalıdır" dedik. "Pandemi boyunca elektrik, doğalgaz ve su evlere ücretsiz ulaştırılmalıdır" dedik. "İşten çıkarmalar ve ücretsiz izin gibi çocuklarımızı açlığa mahkûm edecek uygulamaların önüne geçilmelidir" dedik. "Zorunlu işler dışında ücretli izin verilmelidir ve işyerlerinde gerekli sağlık tedbirleri en üst seviyeye çıkarılmalıdır" dedik" diye konuştu.

"Sorumlular sorumluluk almaktan kaçanlardır"

Başaraner şöyle konuştu;

"Taleplerimiz karşısında üç maymunu oynamaya devam ettiler! Sonuç mu? Güvenilir olmayan verilere göre; 5 milyon vaka; 39 bin ölüm! Sorumlular sorumluluk almaktan kaçanlardır. Sorumlular salgına karşı mücadelede işçileri, emekçileri, emeklileri kendilerine kalkan yapanlardır. Bir yıldır sorumluluk almaktan kaçan iktidar, şimdi üç haftalık kapanma genelgesi yayınlıyor. Soruyoruz: Bu kararın alınması için milyonlarca vakanın, binlerce ölümün gerçekleşmesi mi gerekiyordu? 1 Mayıs’ı, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününü fiilen yasaklayanların bu kararı alıncaya kadar yaptıkları tüm o “lebalep” kongrelerinde virüs bulaşmıyor muydu? Vakaların bunca ivmelenerek artmasında Türkiye’nin dört bir yanından bir araya gelinip yapılan o kongrelerin etkisi yok mu? Biliyoruz: Virüsten çok 1 Mayıs’tan; işçilerin, emekçilerin, emeklilerin, işsizlerin, yoksulların birliğinden korkuyorlar! Biliyoruz; Virüsten daha öldürücü olan kar hırsıdır, sağlığı, eğitimi, fabrikaları özelleştirme politikalarıdır, yağma ve talandan beslenen kapitalizmdir! Biliyoruz; "Sağlığı kamusallaştırın, eğitimi kamusallaştırın, emeğimizin karşılığını verin" diye haykırmamızdan korkuyorlar. Her 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da korkuyorlar. Korksunlar: bizler nerede olursak olalım taleplerimizi haykırmaya, haklarımızı aramaya devam edeceğiz.Önümüz bayram. Bugün geldiğimiz noktada, günlük ortalama masrafı 10 milyon lira olan saraydan bildiriyorlar: Emeklilerin bayram ikramiyesine enflasyon oranında artış yapılacak(!) İktidarın uzun yıllardır uygulamaya koyduğu ekonomik politikalar nedeniyle biz emekliler zaten bayramları bayram tadında geçiremiyorken; önümüzdeki bayrama pandemi koşulları nedeniyle çok daha zor şartlar altında gireceğiz. Yıllarca sendikamızın emekli ücretlerinin düşürülmesine ve asgari ücretin gerisinde kalmasına karşı yükselttiği mücadele sonucu 2018 yılında yılda iki kez verilmeye başlanan ve o tarihten itibaren güncellenmeyerek 1000 TL olarak verilmeye devam edilen bu ikramiyenin “bayram ikramiyesi” değil “emekli ikramiyesi” adı altında değiştirilmesini ve asgari ücretin altına düşmeyecek şekilde yılda iki ikramiye olarak güncellenmesi talebimizi de haykırmaya devam edeceğiz. Bir kez daha bildiriyoruz; Bizler yaşamın ekonomik, toplumsal, kültürel her alanında söz söylemeye, mücadele etmeye devam edeceğiz! Sarayın krizinin faturasını işçinin, emekçinin, emeklinin cebinden çıkarmaya çalışanlara karşı mücadele etmeyi sürdüreceğiz! Haklarımız için, emeklilikte insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmek için, torunlarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için 13 milyon emeklinin sesi olmaya devam edeceğiz"