Saadet Partisi Tepebaşı İlçe Başkanı Muhammed Ali Köse, Türkiye'nin yeni bir yönetim sistemine geçtiği dönemde Büyükşehir Yasası'nın kaldırılması gerektiğini söyledi. "Neredeyse tüm Vatandaşlarımız bu yasadan şikayetçi" diyen Köse, "Yasa ile yalnızca Büyükşehir Belediyesi olan illerde değil, diğer illerde de belde belediyeleri nüfusun 2 binin altına düşmesi nedeniyle kapatılmış olması göstermiştir ki, yalnızca nüfus kriterini esas alan bir düzenlemenin hizmetin yerelden sağlanması ve toplumun kararlara katılması açısından büyük dengesizliklere neden olmuştur" dedi. 

Köse açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Yeni kabine kuruldu. Buna bağlı olarak Kamu Teşkilatı da şekillenmeye başladı. Ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz. Yeni bir sisteme geçiş yapıyoruz. Elbette bu süreçte kafa karışlıklıları olacaktır. En kısa sürede taşların yerine oturmasını umut ediyoruz.

Hazır yeni bir sisteme geçiyorken, yerel yönetimler adına da çok ciddi reformlar bekliyoruz. Ülkemizin coğrafi, demografik ve kültürel özellikleri dikkate alınarak hazırlanacak olan bir yerel yönetim reformu oldukça elzemdir. Zira, 2012 yılına kadar yürütülen yerel yönetim sistemi ağır aksak ama alışıla geldiğinden sıradanlaşan bir şekilde yürütülmekteydi. Ancak 12.11.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve “Büyükşehir Yasası” olarak bilinen Yasa ile büyükşehirlerde yerel yönetimler zaafa uğratılmıştır. 

Bunu nereden biliyoruz? Seçimlerden önce yapmış olduğumuz kırsal mahalle ziyaretlerinde, başta muhtarlarımız olmak üzere siyasi görüşü fark etmeksizin tüm vatandaşlarımızın yaşadığı mağduriyetlerden biliyoruz. Neredeyse tüm Vatandaşlarımız bu yasadan şikayetçi. Zira, yeni yasayla büyükşehir sınırlarına dahil edilen ve mahalle statüsüne dönüştürülen köylerde yaşayanlar; içme suyu, atık su gideri, alt yapı yatırımları ve benzerleri için metropol alandaki fiyatlar düzeyine ulaşarak gittikçe daha ağır maliyetli bir yaşama mahkum edilmiştir. Yasa ile yalnızca Büyükşehir Belediyesi olan illerde değil, diğer illerde de belde belediyeleri nüfusun 2000’in altına düşmesi nedeniyle kapatılmış olması göstermiştir ki, yalnızca nüfus kriterini esas alan bir düzenlemenin hizmetin yerelden sağlanması ve toplumun kararlara katılması açısından büyük dengesizliklere neden olmuştur.

Kent-kır ayrımını ortadan kaldıran yasa ile genişleyen belediyenin hizmet alanının büyük bir kısmını, yerleşim bölgesi olmayan, tarım arazileri, meralar, orman alanları ve ekolojik hassasiyeti bulunan bölgeler oluşturmuştur. Bu sebeple kırsalın planlaması, temel olarak tarımsal üretimin planlamasını da beraberinde taşıması gerektiği için imar mevzuatı ve planlama pratiği yetersiz ve belirsiz kalmıştır. Bu sıkıntıyı, Fevziçakmak ve Yeşiltepe gibi imar sorunu yaşayan mahallelerimizde görebiliyoruz.

Zaten göç en büyük problemimizken, bu yasa ile üretim kaynakları sınırlanan, yaşam biçimine müdahale edilen kırsaldaki Vatandaşlarımız, kentlerde daha zor koşullarda yaşamak, iş bulmak ve barınmak zorunda kalmıştır. En önemlisi de köy kültürü yok olmaya başlamış, imece geleneği yerine, parasal hizmet karşılığı yer almaya başlamıştır. 

Yereldeki farklılıkları görmeyen, özgünlüklerini göz ardı eden ve kırsal yaşamın kendine özgü niteliklerini, değerlerini aşındıran bu yasanın yeni dönemde yürürlükten kaldırılmasını istiyoruz. Bunun yerine coğrafi, demografik ve kültürel özellikleri dikkate alınarak hazırlanacak olan bir yerel yönetim politikasının hazırlanmasını bekliyoruz.