İYİ Parti'li Koca açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 

"Yaklaşık 5 milyon kamu çalışanı ve emeklisini ilgilendiren zam pazarlığında hükümet, saray ve sarı sendika üçgeninde işçiye ve memura kumpas kurmuştur. Kamu çalışanları ve emekliler ölüm gösterilerek sıtmaya razı edilmeye çalışılmaktadır. 17 yıllık AKP iktidarı boyunca kamu çalışanı ve emeklilerinin enflasyon kaybı  bile karşılanmamıştır. Aynı dönem içerisinde Türkiye ekonomisinde gerçekleşen büyümeden, çalışan ve emeklilere pay verilmemiştir. Oysa ülke ekonomisinde gerçekleşen büyümede kamu çalışan ve emeklilerinin de payı ve hakkı vardır. 

Hakkı çalınan 5 milyon kamu çalışan ve emeklisinin ve bunların ailelerinin hakkı, İktidar ve onurlu bir duruş gösteremeyen sendikaların  üzerindedir"

Hükümetin, memur ve memur emeklisine 2020’de yüzde 4+4 / 2021’de 3+3 zamdan oluşan son teklifinde, yetkili sendika olan Memur-Sen "Bizim bu teklifi kabül etmemiz mümkün değildir" açıklaması yaparken bile sendika adına somut bir eylem, direniş hak ve hukuk arama mücadelesi gösterememiştir. Aslında sonucun hem iktidar hemde sendika olarak beklendiği gibi ilerlediği ve hatta kendilerini masum göstererek, 7 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından atanmış Hakem Heyeti’nin hükümetin zam teklifini onaylamasıyla yürütülen kötü süreç memur ve emekliyi açlığa mahkum ederek son bulmuştur.

Toplu sözleşme süreçlerinde önce Türk-İş başta olmak kaydıyla, Memur-Sen'in de bugünlerde iyi yürütemediği sözleşme dönemi ve alınan kötü sonuçlardan sonra ülkemizdeki sendikaların cesaret ve samimiyeti tartışılır noktaya gelmiştir.

Elektriğe yüzde 37, doğalgaza yüzde 15, akaryakıta 1 ayda yüzde 40, çaya yüzde 32, şekere yüzde 16, sigaraya yüzde 50, saray bütçesine yüzde 266, Cuhmurbaşkanı Erdoğan'a yüzde 26 ve Cumhurbaşkanlığı yüksek istişare kurulu üyesi Bülent Arınç'a yüzde 40 oranında zam yapıldığı bir dönemde, Geçtiğimiz haftalarda Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın şaibeli gafları ile işçiye yüzde 8 zam oranına razı olması, emekliye yüzde 6 ve son olarak memura 2020'de 4+4 2021’de 3+3 oranlarında zam yapılması iktidardan başlayarak, sendika ağalarına kadar milletin yaklaşık yüzde 50’sini yok hükmünde saymışlardır. Gerçek enflasyonun yüzde 35 seviyelerinde olduğu bu dönemde yapılan ise sendika ağalarının şahitliğinde 'rızık' kesmedir.

Tüm sendikalar, tek yetkinin iktidarda olduğu bir düzeni değiştirmedikçe, siyasete teslim olmuş, sendikal anlayıştan kurtulmadıkça işçi/memur ve emeklinin yok sayılması bitmeyecektir.

Ülkenin emekçileri bu olumsuz bakış açısını asla unutmamalıdır…

Genel sağlık sigortasının 2019 yılının ilk 5 ayındaki rakamlara bakıldığında milletimizin yüzde 20’sinin açlık, yüzde 70’inin ise yoksulluk sınırı altında yaşadığı bir ülkede küçüçük bir katkıları dahi olamayacaksa Kamu sendikaları başta olmak üzere konfedarasyonlar neden vardır?

Ülkemizde yaşanan bu gelir adaletsizliği üzerine kurulan sistemde öncelikle iktidarı ve siyasete teslim olmuş sendikaları yüce Türk Milleti vicdanında sorgulamalıdır.