Öztürk yaptığı açıklamada şunları söyledi;

“Sevgili Ayhan Aydıner’e Memleket Partisi’nin Eskişehir ve Türkiye’deki son durumunu fıkra ile daha iyi anlaşılmasını istedim. Anlattığım fıkradan dolayı bana ‘terbiysezlik yaptı’ sıfatını yakıştıran kişi siyaset yapmamalıdır. Biz Türk Siyasetinin Babası olan merhum Süleyman Demirel’in yanında siyaset yaptık. Demirel ülkede yaşananları mizahi dille ve fıkralarla eleştirirdi. Onunla birlikte siyaset yapan hiç kimse kendisine ‘terbiyesizlik’ sıfatını yakıştırmadı. Bir fıkraya dahi tahammülü olmayan böyle insanlar bırakın yönetici yapılmayı, üye sıfatıyla bile partiye alınmaması gerekir. Ben yıllarca siyaset yaptım, bu devlete 25 yıl hizmet ettim, 15 yıl bürokratlık yaptım. Bunun yanı sıra Doğru Yol Partisi ve Demokrat Parti'de siyaset yaptım.

Doğru Yol Partisi'nde Genel Başkan Yardımcılığı yaptım. Partinin merkez partisi olmasını istemeyen kişiler yüzünden Eskişehir’de bu siyaseti bilen insanlar istifa etmek zorunda kaldı. Ben oğlumu bu partiye emanet ettim. Çünkü bu partinin Türkiye’nin ve milletin geleceğine umut olacağını düşündüm. Memleket Partisi’nin merkezde büyük oy potansiyeli olabilirdi.

Ancak partinin Eskişehir sorumlusu yöneticisi ‘az olsun bizim olsun’ demiş. DYP, Demokrat Parti, Anavatan Partilerinde siyaset yapan isimleri istememiş. Bunu yaparken bizleri karalama cüretinde bile bulunmuş. Bizler hem şahsi olarak hem de partimiz olarak memleketimize de belediyelerimiz de çok büyük hizmetler verdik. Biz, rahmetli Süleyman Demirel'i örnek alırız. Demirel'in hiciv ve mizah anlayışı önemliydi. Ben o beyanatı verirken bir fıkra anlattım. Bunun neresinde terbiyesizlik var. Yıllarca hizmet verdik bu ülkeye. Bizimle uğraştılar, bizler yargılandık ve şükür ki aklandık. Bunun neresinde terbiyesizlik var?

Bu arkadaşlar, Atatürk'ü savunarak mücadele içerisinde olduklarını iddia ediyorlar. Biz Atatürk'ün partisi olan CHP'den çıktık ve Demokrat Parti olduk. Yani ben 'fütursuz siyaset yapanları hoş göremiyoruz' demişim. Bunun neresinde terbiyesizlik var? Bakın bu partide sürekli bir istifa furyası yaşanıyor. Biri gidiyor biri geliyor. Bu kongre işi daha ne zamana kadar devam edecek? Bakın, sol partiler eğer muhalefet edecek zemin bulamazlarsa, bu sefer kendi iç dünyalarında muhalefet eder. Şu an Memleket Partisi'nin de yaptığı budur. O açıklamayı yapan yönetici benim nasıl terbiyesizlik yaptığımı açıklasın. Hodri meydan diyorum. Terbiyesizlik nerede?

Eğer anlattığım fıkraya dayanarak terbiyesizlik diyorsa, Rahmetli, örnek siyasetçi Demirel de terbiyesizdir. Çünkü onun anlattığı bir fıkradır bu fıkra. Bakın ben de Memleket Partisi üyesiydim ama istifa ettim. Atatürkçü değiller, Atatürk'ü kullanmaya çalışıyorlar, Atatürk'ü savunan bizleriz. Ve bu parti merkez parti olabilme amacıyla yola çıktı ama içine girince gördük ki öyle değil.  Velhasıl gelinen noktada partiden bu vizyonla hiç bir şey olmaz.”

İşte o fıkra

Tekin Emre Öztürk’ün Memleket Partisi’nde yaşananları eleştirirken “Çocuk pek cılız doğmuş, bir türlü hastalıktan kurtulamamış. Anası, çocuğunu alıp doktora götürmüş. Doktor çocuğa göz ucuyla baktıktan sonra anasına dönüp ‘Soyununuz!’ demiş. Çocuğun anası ‘Hasta olan ben değilim’ deyince doktor da şöyle cevap vermiş: ‘Bu çocuk adam olmaz, sen soyun da yenisini yapalım, daha kolay olur.’  Memleket Partisi’nin durumunu en güzel bu fıkra ile anlatılır” demişti.