Kütahya'da yaşayan Osman Özpınar, karaciğer yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü hastaneden ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Osman Özpınar'a burada yapılan tetkikler sonucunda fabrikada işçi olarak çalışan oğlu Yunus Özpınar'ın karaciğerinin uyumlu olduğu belirlendi. Yine aynı şekilde karaciğer yetmezliği bulunan ve nakil için sıra bekleyen Eskişehirli Zeynep Duman'ın da elektrik teknisyeni oğlu Mutlu Duman'ın karaciğerinin nakil için uygun olduğu tespit edildi. Osman Özpınar ve Zeynep Duman'a, ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Transplantasyon ekibinden Prof. Dr. Bülent Ünal, Prof. Dr. Murat Ulaş ve Prof. Dr. İlter Özer'in yaptığı başarılı operasyonlarla oğullarından alınan karaciğerlerin sağ yarısı nakledildi.

'Hayatımı oğluma borçluyum'  

Hastanede tedavisi devam eden Osman Özpınar, oğlunun kendisini yeniden hayata döndürdüğünü belirterek, "Benim karaciğer rahatsızlığım vardı. Kütahya'dan buraya sevk edildikten sonra buradaki hocalarım çok acil ameliyat olmamı söyledi. Sağ olsun hayatımı oğluma borçluyum. Böyle bir evlada sahip olduğum için oğluma ne kadar teşekkür etsem ne kadar çalışsam hakkını ödeyemem. Bu hayata beni yeniden döndürdü. Bana ciğerini verdi, bu basit bir şey değil. Canını verdi bana. Onun için çok mutluyum. Herkesin böyle bir can kurtarmasını temenni ederim. Doktorlara ve hastane personeline çok teşekkür ediyorum. Benimle çok iyi ilgilendiler" dedi.

'Onun iyi halini, yüzünün gülmesini görmek bana yetti' 

Babasına karaciğerini veren Yunus Özpınar, bir insanın yaşamasına vesile olmanın çok güzel bir duygu olduğunu ifade ederek, "Babam şeker hastasıydı. Şeker zamanla ilerledi. Karaciğeri artık yok etmeye başlamış. Mide varisleri patlayınca Kütahya'da 13 gün yoğun bakımda kaldı. Oradaki doktorlar buraya yönlendirdi. Biz 3 kardeşiz. En uygun benimki görüldü. Karaciğerimi babama verdiğim için çok mutluyum. Onun iyi halini görmek, yüzünün gülmesini görmek bana yetti. Doktorlarımıza çok teşekkür ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum. Babamın hayata tutunması bizim için çok önemliydi. Çok zorlu bir dönemdi. Ama çok şükür ikimiz de iyiyiz. Bir insanın yaşamasına vesile olabilmek çok güzel bir duygu. Bu kim olursa olsun. Babamdı o, eşim de arkadaşım da olabilirdi. Ben organ verilmesinin kesinlikle taraftarıyım" diye konuştu.

'Oğlumdan Allah bin kere razı olsun' 

Oğlunun verdiği karaciğer ile yeniden sağlığına kavuşan Zeynep Duman, herkesin organ bağışında bulunmasını istediğini söyledi. Oğluna da bir şey olacak diye çok korktuğunu belirten Duman, "Karaciğer yetmezliğim nedeniyle 2 yıldır nakil bekliyordum. Kaşıntılarım ve sarılığım vardı. Her tarafımda mor lekeler kaplamıştı. Halsizdim, yürüyemiyordum. Yemek yiyemediğim için 104 kilodan 88 kiloya düştüm. Daha önce gittiğim doktor 'seni kurtaramayız diye çok korktum' dedi ve beni buraya yolladı. Bütün doktorlardan Allah razı olsun. Ameliyat olalı 13 gün oldu. Hiçbir şikayetim olmadan bu hale geldim. Kalkıyorum, geziyorum, yiyorum, içiyorum. Zamanla daha iyi olacağımı düşünüyorum. Oğlumun karaciğerini vereceğini duyunca önce üzüldüm. Ona bir şey olacak diye çok korktum, çok ağladım. Kızım da vermek istedi ama uygun görülmedi. Oğlumdan Allah bin kere razı olsun. Şu koronavirüs bittikten sonra herkesin organ bağışında bulunmasını isterim. Bunu beklemesi çok zordur" şeklinde konuştu.

'Anneme hayat vermek çok güzel bir duygu' 

Annesine karaciğerini veren Mutlu Duman ise, "Ameliyat olalı 13 gün oldu. Annemin karaciğer yetmezliği vardı. Benim ve annemin testleri yaklaşık 2- 3 ay sürdü. O süre zarfında bana ameliyata girebilmek için 10 kilo verdim. Ablamın karaciğeri uygun görülmedi. Benimki uygun olduğu için ben vermek istedim. Anneme hayat vermek çok güzel bir duygu" ifadelerini kullandı.

'Türkiye'de organ bekleyen 30 bin hasta var' 

Osman Özpınar ve Zeynep Duman'a yapılan karaciğer nakli operasyonunu gerçekleştiren ekipte yer alan ESOGÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bülent Ünal, Türkiye'de yaklaşık 30 bin organ bekleyen hasta olduğunu söyledi. Koronavirüs salgını sürecinde enfeksiyon ile ilgili kaygılar nedeniyle organ bağışı konusunda sıkıntılar yaşandığını belirten Prof. Dr. Ünal, şöyle konuştu:

"Bu nakiller canlı vericili karaciğer nakilleriydi. Ne yazık ki organ nakillerinin büyük bir kısmı ülkemizde canlı vericili oluyor. Çünkü organ bağışı yeterli değil. Zaten organ bağışının ve beyin ölümünün az olduğu ülkemizde koronavirüs salgını ile birlikte organ bekleyen insanlarda büyük sıkıntı yaşanmaya başladı. Hastaların bir kısmını kaybetmeye başladık. Türkiye'de yaklaşık organ bekleyen 30 bin hasta var. Bu hastaların büyük bir kısmı koronavirüs sürecinde enfeksiyon ile ilgili kaygılar nedeniyle organ bağışı konusunda sıkıntılar yaşıyorlar. Bunların büyük bir kısmının canlı vericisi yok. Biz, canlı vericisi olan 2 hastaya karaciğer nakli yapmış olduk ama bu devede kulak. Bekleyen 30 bin hastadan yılda sadece 5 bini organ bulabiliyor. Geriye kalan organ bulamıyor ve büyük bir kısmı organ beklerken kaybediliyor."

'2 yılda 60 organ nakli yaptık' 

Böbrek naklinde yüzde 100, karaciğer naklinde ise yüzde 85'in üzerinde başarılarının olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bülent Ünal, "Eskişehir Osmangazi Üniversitesi köklü bir organ nakli geçmişine sahip. Türkiye'de bu işe liderlik eden kurumlardan ve ilk nakillerin yapıldığı merkezlerden bir tanesi. Bizler organ nakli ekibini son 3 yılda buradan yeniden revize ettik ama aslında tarihi çok eskiye dayanıyor. Biz hazır bir geçmişin üzerine buraya geldik. Oldukça tecrübeli tarihe ve ekibe sahip. Biz yaklaşık 2 yıldır ruhsat sahibiyiz Osmangazi Üniversitesi'nde. Böbrek ve karaciğer naklini canlı ve kadavradan yapabilen bir ekibiz. Son 2 yıl içerisinde 60 organ nakli yaptık. Dünyada nasılsa bizde de öyle. Hatta canlı vericiler konusunda daha da başarılıyız. Bu konuda alçak gönüllülük yapmıyoruz. Oldukça iyi bir program yürütüyoruz. Karaciğer naklinde yüzde 85'in üzerinde bir başarımız var. Böbrek naklinde ise neredeyse yüzde 100 başarımız var. Programımız koronavirüs sürecinde de mecburen devam ediyor. Bu konuda kendimizi oldukça temkinli ve izole ederek, ayrı bir servis ve ayrı bir yoğun bakımda hastaları takip etmeye çalışıyoruz. Bu sürece rağmen programımızı aksatmadan devam ettirmeye çalışıyoruz" diye konuştu.