Hasan Atak, yaşanan ekonomik sıkıntılara dikkat çektiiği açıklamasında "Bilindiği gibi son dönemlerde artan enflasyon ile birlikte yaşanan ekonomik gelişmeler, her sabit gelirlilerin tamamını olumsuz yönde etkilemiş başta işçiler olmak üzere emeği ile geçinenleri ekonomik sıkıntıya sokmuştur. Enflasyona karşı ücretlilere yönelik yapılan yapıldığı söylenen çalışmalar yetersiz kalmış maaşlarımız kuşa dönmüştür. Alım gücümüz her geçen gün azalmaya devam etmektedir. Son 10 yıldır enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız yoksulluk sınırının altında kalmaya başlamıştır. Ücretlerimize enflasyon oranında yapılan artışlar zam değildir. Enflasyon oranında maaş artışı dünyanın her yerinde sıfır maaş zammı demektir. Yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK resmi verileri ile yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise milyonlarca bordrolunun cebinden almak, alın terinin karşılığını vermek yerine sofrasındaki ekmeği daha da küçültmektir. Çarşıda pazarda yaşanan gerçek enflasyon ile örtüşmeyen verilere göre yapılan bu artışların emekçilere hiçbir faydası olmadığı gibi yaşanılan gelir kaybını gidermeye alım gücünü arttırmaya yetmemiştir. Bu yapılan açıkça bir hiledir. Yıllardır yapılan bu hilelerle sefalet oranlarında artırılan maaşlarımızın açlık sınırı ile arasındaki makas neredeyse tamamen kapanmıştır. Gerçek olan her ay işçinin emekçinin maaşı eline geçmeden yüksek enflasyon karşısında eriyip gitmektedir”
"Zaten ağır olan vergi yükünü daha da ağırlaştırmaktadır"
Atak, “Raflardaki ürün fiyatları sürekli artarken, Dolar almış başını giderken işçiler olarak yaramıza merhem olmayacak göstermelik zamlar istemiyoruz. Maaş artışı, alım gücünü yükseltmiyorsa, buna zam denemez. Verdiğiniz zam, enflasyonun altındaysa buna zam denemez. Biz alım gücünü yükseltecek, ekonomideki büyümeden çalışana pay verecek gerçek bir zam istiyoruz. Meseleleri halının altına süpürünce sorunlar çözülmüş olmuyor. Gerçekten suya yazılan vaatlerle karın doymuyor ve boş tencere kaynamıyor. Türkiye’nin büyümesinden sadece yüksek gelirli kesim, büyük sermaye ve finans sektörü pay alıyor, gelir dağılımındaki makas gün geçtikçe açılıyor, ülkeyi ayakta tutan orta sınıf eriyor, tabanla tavan arasındaki uçurum büyüyor. Öte yandan tüm bunlar yetmezmiş gibi ücretliler üzerindeki gelir vergisi her geçen gün daha da yakıcı bir sorun haline gelmektedir. Zaten büyük bir problem olan bu durum enflasyon artışları ile iyiden iyiye kendisini göstermiştir. Mevcut durumdaki gelir vergisi tarifesinde, dilim tavan-tabanlarında veya vergi oranlarında ek bütçeye paralel artış acilen yapılmalıdır. Gelir vergilerindeki artış enflasyonla birlikte oransal olarak artarak zaten ağır olan vergi yükünü daha da ağırlaştırmaktadır. Bu sorun mutlaka çözülmelidir” dedi.