Memur-Sen İl Temsilcisi İbrahim Akar, Eskişehir Ekspres’in konuğu oldu sorularımızı yanıtladı. Akar, memurların genel talepleri ve 2022-2023 yıllarını kapsayan toplu sözleşme süreci ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu.  Akar, “2022-2023 yıllarını kapsayan toplu sözleşme sürecine gelince bu süreci mutabakatla tamamlamış bulunuyoruz. Diğer bir önemli husus ise artık sendikalı olmanın bir ederinin olması” dedi.

Memur-Sen Eskişehir İl Temsilcisi İbrahim Akar, Eskişehir Ekspres’in konuğu oldu sorularımızı yanıtladı.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz başkanım?

1982 yılında Eskişehir ili Seyitgazi ilçesi Kümbet Köyü doğumluyum. İlkokul öğrenimimi Kümbet Köyü İlkokulu, ortaokul öğrenimimi Dr Halil Akkurt Ortaokulu, lise öğrenimini ise önceki adı Eskişehir Anadolu Teknik Lisesi şimdiki ismi Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin Bilgisayar Bölümünde tamamladım. Süleyman Demirel Üniversitesi Bilgisayar Sistemleri Öğretmenliği mezunuyum. 2006 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen olarak göreve başladım. 2006 yılı ile 2021 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı çeşitli okullarda öğretmen, müdür yardımcısı ve okul müdürü olarak görev yaptım. 2016-2018 yılları arasında Eskişehir Genç Memur-Sen il temsilciliği görevinde bulundum. 2018 yılında Eskişehir Eğitim Birsen 1 Nolu Şubesi olağan genel kurulunda şube başkan yardımcılığı görevine seçildim. 2021 yılı Ocak ayında o dönemki şube başkanımız Muammer Karaman’ın Eğitim Bir-Sen genel başkan yardımcılığı görevine getirilmesinin ardından şube yönetim kurulumuzun kararı doğrultusunda Eskişehir Eğitim Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanlığı görevine getirildim. Evli ve bir çocuk babasıyım.

Memur ne istiyor?

Milyonlarca memur ve memur emeklilerinin beklentileri var. Toplu sözleşme taleplerinizi anlatır mısınız?

Öncelikle 6. Dönem toplu sözleşme süreci ile ilgili sizlere kısaca bilgi vermek isterim. Yetkili konfederasyon Memur-Sen olarak diğer konfederasyonlara 31 Mayıs tarihinde bir davet mektubu yazarak 6. Dönem toplu sözleşme sürecinde birlikte hareket etme çağrısında bulunduk. Bu çağrıya Kamu-Sen olumlu cevap verirken KESK çağrımıza olumsuz cevap verdi ve ayrışık hareket edeceği beyanında bulundu. Bu doğrultuda öncelikle 11 Haziran tarihinde Kamu-Sen ile heyetler bir araya gelerek ortak talepler masaya yatırıldı. Kamu İşveren Heyeti ile ilk toplantı 2 Ağustos tarihinde yapıldı. Size anlatacağım öncelikli taleplerimizi hükümet kanadına sunduk.

Bunları maddeler halinde sıralamak isterim:

Maaş ve ücretlerde enflasyon baskısı son bulmalı. Ocak ayında ve tek seferde gerçekleştirilmek kaydıyla, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerinin 2022’de yüzde21, 2023’te yüzde 17,  iki yıllık süre için toplamda yüzde 38 artırılmasını istiyoruz. Kamu görevlilerinin maaşlarına/ücretlerine, enflasyon oranının maaş artış oranını geçtiği aydan geçerli olmak üzere enflasyon farkı artışı yansıtılmalı, enflasyonun maaşı eriten etkisinden kurtarılmalıdır.

Kamu görevlilerinin ekonomik büyümeye katkısı görülmeli ve kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 1 Ocak 2022’de yüzde 3 ve 1 Ocak 2023’te yüzde 3 olmak üzere toplamda yüzde 6 oranında refah payı artışı yansıtılmalı.

5. Dönem Toplu Sözleşme’nin oluşturduğu maaş-gelir kaybını tazmin etmek amacıyla net 600 TL tutarında seyyanen zam yapılmalı.

Ayrım yapılmadan, tüm kamu görevlileri 3600 Ek Gösterge’den yararlandırılmalı, Yardımcı Hizmetler Sınıfı dâhil olmak üzere tüm kamu görevlilerinin ek göstergeleri yükseltilmeli ve 3600 ek göstergeden yararlandırılanların kapsamı genişletilerek vaatler yerine getirilmeli.

Mevcut sözleşmeli personel kadroya geçirilmeli ve kamuda sözleşmeli istihdama son verilmeli.

Bayram üzerinden ötekileştirme hatasından vazgeçilmelidir. Ramazan ve Kurban Bayramlarında, emeklilere ödenen bayram ikramiyesi, kamu görevlilerine de ödenmeli.

Kamu görevlilerine maaş ve gelir kaybı yaşatan gelir vergisindeki matrah-oran sorunu çözülmeli, kamu görevlilerinin %15 oranını aşan gelir vergisi kesintileri kamu işverenince tazmin edilmeli. Taban aylıktan gelir vergisi kesilmemeli.

Doğum, ölüm, evlenme yardımı ödenekleri artırılmalıdır. 1 Ocak 2022’den geçerli olmak üzere doğum yardımı 1.800 TL’ye yükseltilmeli,  ölüm yardımındaki mevcut tutarların iki katı olarak ödenmeli, kamu görevlilerine 8.540 TL evlenme yardımı verilmeli.

Giyecek ve yemek yardımı ödenekleri artırılmalı, kreş hizmeti ya da ödeneği uygulaması başlatılmalı, kamu görevlilerine 2022 yılı için 500 TL, 2023 yılı için 650 TL tutarında giyecek yardımı ödeneği verilmeli. Kamu hizmeti birimlerine yemek servisi verilmesi esas olmalı, servis hizmetinin sağlanamadığı kurumlarda görev yapan personele yemek yardımı ödeneği aktarılmalı.  Kamu hizmet birimlerinde kreş açılmalı, bunun mümkün olmadığı birimlerde görev yapan personele maaşlarıyla birlikte 980 TL “kreş ödeneği” ödemesi yapılmalı.

Yardımcı Hizmetler Sınıfı kapsamındaki kamu görevlileri genel idari hizmetler sınıfına aktarılmalı, bu hizmet sınıfı mevzuattan çıkarılmalı ve yürürlükten kaldırılmalıdır. 

Bu taleplerimiz karşısında hükümet kanadı 12 Ağustos tarihinde ilk teklifini sundu. Teklifte 2022 için yüzde 5 + yüzde 6, 2023 yılı için yüzde 6 + yüzde 6 şeklinde bir teklif sundu. 3600 ek gösterge, sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesi ve refah payı talebimiz konusunda somut olmayan cümleler kuruldu. Yetkili konfederasyon Memur-Sen olarak önümüze getirilen bu teklifi kabul etmediğimizi Türkiye’nin 81 ilinden meydanlardan kamuoyu ile paylaştık. Taleplerimiz sadece bunlardan ibaret olmayıp diğer hizmet kollarında da sosyal, mali ve hukuki haklarımızın iyileştirilmesi yönünde taleplerimizi sunduk.

Doğru yer toplu sözleşme masası

Kamu çalışanlarının çözüm bekleyen sorunlarının çözümü için doğru yer toplu sözleşme masasıdır. Bu taleplerimiz karşısında kamu işvereninin açıkladığı teklifin beklentilerini karşılamaktan uzak bir görüntü sergilediğini ifade ettik. Bu teklif karşısında 19 Ağustos günü ülkemizin 81 ilinden gelen on binlerce Memur-Sen üyesi Ankara’da Anadolu Meydanında bir araya geldik. Hep bir ağızdan hükümetin teklifini kabul etmediğimizi ve oluşan enflasyon rakamları karşısında memurun alım gücünün düştüğünü ifade ettik. Önceki dönem 5. Dönem toplu sözleşmeden kaynaklı oluşan kayıpların seyyanen zamla telafi edilmesi gerektiğini dile getirdik. Büyüme ve kalkınma rakamlarıyla ortaya konulan büyümeden payımıza düşeni refah payı olarak kamu çalışanlarına yansıtılmasını istedik. Teklifin tekrar gözden geçirilmesini, kamu çalışanlarının emek ve alın terinin karşılığının hak ettiği şeklide verilmesini ve daha uygun bir teklifle karşımıza gelinmesi gerektiğini dile getirdik.

Örgütlü gücün artması açısında oldukça önemli bir kazanım

2022-2023 Yıllarını kapsayan Toplu Sözleşme sürecine gelince bu süreci mutabakatla tamamlamış bulunuyoruz. Memur maaşlarında 2022 yılı için yüzde 5+7, 2023 yılı için ise yüzde 8+6 olmak üzere iki yıl için toplamda yüzde 26 oranında bir artış gerçekleşecek. Oransal zammın yanı sıra birçok yeni kazanım üzerinde de mutabakata vardık. Özellikle 3600 ek gösterge ve sözleşmelilere kadro konusunu çok önemsiyoruz. Bu kazanımları bekleyen on binlerce eğitim çalışanı arkadaşımız var. 2022 yılında yasal düzenlemeler yapılarak her iki kazanımda yürürlüğe girmiş olacak. Diğer bir önemli husus ise artık sendikalı olmanın bir ederinin olması. Toplam kamu çalışanı sayısının yüzde 1’inden fazla üye sayısına sahip sendika üyelerine üç ayda bir 400 TL toplu sözleşme ikramiyesi verilecek. Bu rakam daha önce 135 TL idi. Şimdiye kadar sendikalı ve sendikasız memur arasında hiçbir fark yoktu. Tabi bu da örgütlenmenin önünde bir engel teşkil ediyordu. Bu toplu sözleşme tazminatı örgütlü gücün artması açısında oldukça önemli bir kazanımdır. Tüm bunlarla beraber eğitim-öğretim ve bilim hizmet koluna ilişkin ekonomik ve sosyal hakları içeren 20 kazanım, sürecin mutabakatla sonuçlanmasıyla imza altına alındı. 2022-2023 yıllarını kapsayan toplu sözleşmenin tüm eğitim çalışanlarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 

Bu ücretler öğretmenlik mesleğinin onuruna yakışmıyor

Kamuda özellikle milli eğitim bakanlığında işgücünün dengeli dağılımını ve istihdam açığı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kamuda iş gücünün dengeli dağılımı konusunda öncelikle eğitim-öğretim alanında Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki öğretmen açığına dikkat çekmek isterim. Bu açığın karşılanması adına atama bekleyen öğretmenlerimizin biran önce atamalarının yapılması gerekmektedir. Okullarda öğretmen açığı varken, atanmayı bekleyen yüz binlerce öğretmen atanmayı beklerken özellikle ücretli öğretmen çalıştırma yöntemiyle bu açığın kapatılmaya çalışılmasını doğru bulmuyorum. Ücretli öğretmen olarak çalışan arkadaşlarımız aynı işi yapan kadrolu öğretmenlerin nerdeyse üçte bir oranında ücretle mesleklerini icra ediyorlar. Bu ücretler ne insan onuruna ne de öğretmenlik mesleğinin onuruna yakışmıyor. Ücretli öğretmenler asgari ücretin bile altında maaşla çalışmak durumunda kalıyorlar. Bakanlık Eylül başında 20 bin öğretmenin atamasını yapacağını ifade etti. Bu öğretmen açığının kapanması anlamında bir çare olamayacak. Bu bağlamda ilave ek atamasının biran önce yapılarak öğretmen adayı arkadaşlarımızın beklentileri boşa çıkarılmamalıdır. Ayrıca okullarımızda temizlik görevlisi ve büro çalışanı memur ihtiyaçları ortadadır. Bu ihtiyaçlar göz önünde bulundurulduğunda ihtiyaca karşılık verilecek şekilde istihdam sağlanması ve bu hizmetlerin daha sağlıklı şekilde okullarımızda verilmesi gerekmektedir.

Sorumluluğumuzu yerine getirdik

Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinde sendika olarak neler yaptınız?

2020 Mart ayından bu yana dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan Covid-19 salgınında Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen olarak kendimizi devletimize ve milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirdiğimizi düşünüyorum. Öncelikle salgından kaynaklı kapanma ve sokağa çıkma kısıtlamalarında vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla oluşturulan vefa gruplarında başta sendika genel merkezimiz, şube yönetimlerimiz ve üye arkadaşlarımız vatandaşlarımıza hizmet götürmüştür.

Koronavirüsle mücadele kapsamında Memur-Sen olarak “Şimdi Vefa Vakti” diyerek Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla başlatılan “Milli Dayanışma Kampanyası”na 1 milyon TL, İHH, Deniz Feneri ve Kızılay’a 1 milyon TL olmak üzere toplamda 2 milyon TL’lik bağışta bulunduk. Buna ek olarak Memur-Sen ve bağlı sendikalarımızın genel başkanları olarak 1 aylık maaşımızla kampanyaya katkı sağladık. Yine her Ramazan ayında olduğu gibi geçtiğimiz Ramazan’da da kardeşlik, birlik ve yardımlaşma bilincini kuşanarak İHH, Deniz Feneri ve Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla 1,5 Milyon TL değerindeki kumanyayı ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırdık. Sadece bu kadarı ile yetinmeyip Kızılay’ın pandemi nedeniyle azalan kan bağışı stoklarına destek olmak, kan bekleyen hastaların şifalarına katkı sunmak için ‘Kan Ver, Hayat Ver’ çağrısıyla çalışmalar düzenledik.

Yeterli görmemekle birlikte gelecek yıllar adına umutluyum

Memurlar, işçi ya da emekliler  sendikaların etkisinin azaldığını hatta kalmadığını söylüyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce sendikaların durumu nedir?

Ülkemizde 90’lı yıllara kadar devlet memuru olan kamu çalışanlarının sendikalara üye olması mümkün değildi. Sendika kurmaya, örgütlenmeye çalışan kamu çalışanları çeşitli yaptırımlar ve cezalarla karşılaşmaktaydılar. O dönemlere ait yaşanmış birçok olumsuz anı mevcuttur. Sendika kurmanın ve örgütlenme hakkının verilmesinden sonra bile sendikal faaliyetlerin içinde yer alan birçok kişi idari baskılar ve cezalarla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle son yıllarda ülkemizin düşünce özgürlüğü ve demokratikleşme alanında attığı adımlarının artmasından alınan destekle önceki dönemlerle kıyasladığında memur sendikacılığının geldiği noktayı anlamlı buluyorum. Memur sendikacılığının geldiği noktayı yeterli görmemekle birlikte ve daha iyi noktalara taşınması bakımından gelecek yıllar adına umutluyum. Demokratik toplumlarda “örgütlü emek mücadelesi” çalışanların haklarını korumak ve geliştirmek için önemlidir. Sendikaların emek ve hak arama mücadelesinde etkilerinin azalmasının aksine geçmiş dönemlere göre daha da etkili olduğunu düşünüyorum. Buna karşın 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu’nuyla sendikalara ve sendikalı kamu çalışanlarına verilen demokratik hakların genişletilmesi ve artırılması gerekmektedir. 

Kaynak: eskisehirekspres.net