Açık bilgi, açık bilim, açık eğitim, açık eğitim kaynakları kavramlarının sıkça tartışılmaya başlanan yaygın kavramlar haline gelmesi, dijital ortamlarda herkese açık dijital bilginin ve içeriklerin nasıl kullanılması gerektiğine yönelik açıklık felsefesi üzerine tartışma yapmanın gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu yazı açık eğitim kaynaklarına yönelik yapılan tanımlamalarda sergilenen görüş farklılıklarını tartıştırmak amacıyla kaleme alınmıştır.   

Açıklık üzerine tartışma başlatmadan önce, tartışma konusu olarak açıklık kavramını ne olduğunu ifade etmenin ve kavramın çerçevesini çizmenin yararlı olacağını düşünüyorum. Açık kavramı en yalın ifade ile erişim engeli olmayan olarak tanımlanabilir. Bu tanılamadan yola çıkarak bireyin ihtiyaç duyduğunda her zaman her yerde her koşulda kolayca ulaşabileceği, gizli olmayan her kavram açık olarak ifade edilebilir. Bireyin toplum yaşamına uyum sürecinde bireysel ve mesleki gelişiminde hayatı boyunca sürekli olarak ihtiyaç duyduğu öğrenmenin herhangi bir ön koşulunun ve erişim engelinin olmaması açıklık olarak tanımlanmaktadır.    

İnsan doğduğu andan itibaren çevresini gözlemler ve uyaranlara tepkiler vererek öğrenmeye başlar. İnsanın öğrenme yolu ile elde ettiği malumata yüklediği anlamı bilgi olarak tanımlarsak, bireyin öğrenme yolu ile anlam yüklediği bilgi söz, resim ve diğer araçlarla herkes tarafından erişilebilir hale gelirse açık bilgi haline gelir. Bilgi açık hale geldikçe, bu bilgiler kullanılarak gerçekleştirilen araştırmalar sonucu elde edilen yeni bilgilerin, yeni bilgilerin elde edilmesini sağlayan araştırma süreçlerinin herkesin erişimine açılarak ulaşılabilir olması da açık bilimi ifade etmektedir. 

Öğrenme bireyin fiziksel ve psikolojik gelişimi için son derece önemlidir. Bireyin öğrenme kaynaklarına erişimi önündeki mümkün olan tüm politik ve pratik engellerin kaldırılmasına açık eğitim denilmektedir. Bireyin açık eğitimden yaralanabilmesi, yaşam boyu öğrenme gereksinimlerini karşılayabilmesi için eğitim veren kurumların öğrenme içeriklerini erişime açmaları gerekmektedir. Eğitim veren kurumların ön koşul ve erişim engeli olmadan tüm bireylerin erişimine açtıkları öğrenme içeriklerine (veya materyallerine) açık eğitim kaynakları adı verilmektedir. 

Açık, açıklık, açık bilgi, açık bilim, açık eğitim, açık eğitim kaynakları kavramlarını en yalın hali ile ifade ettikten sonra bu yazının kaleme alınma sebebi olarak tartışacağımız sorunsalları sırasıyla birlikte inceleyelim. Her açık eğitim kaynağı açık mıdır? 

Bu tartışma konusunun sorunsalı aslında açık eğitim kaynağına yönelik yapılan tanımlamaların ele alınış ve kavramsallaştırılma farklılıklarından kaynaklandığı söylenebilir. Örneklendirmek gerekirse, UNESCO (2019)’ya göre açık eğitim kaynağı, “kamuya açık alanda bulunan, ücretsiz erişime, yeniden kullanıma, başkaları tarafından yeniden uyarlama ve yeniden dağıtım izinleri telif hakkı kapsamında olan, açık bir lisans altında yayınlanmış” içeriklerdir. UNESCO (2019) tarafından ele alınan açık eğitim kaynaklarında, içerik üzerinde fikri mülkiyet ve telif hakkı sahip olan kişinin, ürettiği içeriğe bazı kullanım kısıtlamaları getirmelerine imkan verilmektedir. İşte tartışma tam da burada başlamaktadır. UNESCO (2019) tarafından içerik üreticilerine tanınan bu kullanım kısıtlama hakları, açıklık ile çelişmemekte midir? 

Wiley (2014) açık eğitim kaynaklarının kullanım koşulları üzerine odaklanarak bir içeriğin açık eğitim kaynağı olabilmesi için beş şartı sağlaması gerektiğini savunmaktadır. Wiley (2014)’e göre birinci şart içeriğin kopyalarını yapma, kopyalarına sahip olma ve kopyalarını kontrol etme hakkı verilmesidir. İkinci şart içeriği farklı şekillerde kullanabilme hakkının verilmesidir. Üçüncü şart içeriğin kendisini uyarlama, modifiye etme ve değiştirme hakkı verilmesidir. Dördüncü şart orijinal ve düzenlenmiş içeriği yeni bir şey yaratmak için başka bir açık içerik ile birleştirme hakkının verilmesidir. Beşinci şart orijinal içeriğin, kendi düzenlemelerinizin, kendi karışımlarınızın kopyalarını başkalarıyla paylaşma hakkının verilmesidir. 

Yukarıda yazımın başında açıklığı, herhangi bir ön koşulunun ve erişim engelinin olmaması olarak tanımlamıştım. Wiley (2014)’in bir içeriğin açık eğitim kaynağı olabilmesi taşıması gereken şartlar ve yaptığım tanım göz önünde bulundurulduğunda UNESCO yaptığı tanımda içerik üreticilerine tanıdığı kullanım kısıtlama hakları ile açıklık ihlali yapmıştır diyebiliriz. 

UNESCO (2019) tarafından yapılan kavramsal açıklama göz önünde bulundurulursa her açık eğitim kaynağı açık olmayabilir. İçerik sahibi tarafından bazı kullanım kısıtlamaları getirilebilir. Ancak Wiley (2014)’in bir içeriğin açık eğitim kaynağı olabilmesi taşıması gereken şartlar ve yaptığım tanım göz önünde bulundurulduğunda ise her açık eğitim kaynağı açık olarak ifade edilmek durumunda kalacaktır. Dolayısı ile kamusal alanda ve sosyal medyada erişilebilen her içerik açık eğitim kaynağı mıdır tartışması da yukarıda sunduğum tanımsal çerçeveler içerisinde ele alınması gereken bir sorunsal olarak karşımıza çıkmaktadır. Kamusal alanda her içerik açık eğitim kaynağı mıdır sorusunun cevabı UNESCO (2019)’ya göre hayır, Wiley (2014)’e ve bana göre evettir. 

Özet olarak UNESCO (2019)’nun içerik üreticilerinin fikri mülkiyet haklarına tanıdığı bu kullanım izinleri, içerik üreticileri açısından önemli bir hak olarak anlaşılabilirken bu hakların açıklık felsefesine aykırı olduğu görüşünün de var olduğu bir başka gerçekliktir. Bu iki görüş çerçevesinde açıklığa yönelik görüşlerden birini tercih ederek kesin bir yargı üretmek yerine tartışmalara konu olan bu farklı bakış açılarının farkında olarak hangisine yakın duruyorsak diğer görüşe saygı duymanın önemli olduğunu dile getirmek istiyorum. 

Tarihsel süreç içerisinde bilim elitler için yapılır tezinin karşısında bilim herkes içindir tezinin felsefi temelini oluşturan açıklığın her bilim uzmanı tarafından benimsenmesi, bilimin, bilginin, içeriğin ve uygulamaların açıklık statüsüne kavuşmasında önemli olduğuna inanıyorum. 

Kaynak: 

UNESCO (2019). Draft recommendation on open educational resources (OER).  (https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000370936, 15.12.2021) 

Wiley, D. (2014). The access compromise and the 5th R. (http://opencontent.org/blog/archives/3221, 15.12.2021).